18 Aralık 2008 Perşembe

Futbolu Neden Seviyoruz #10


Bir arazi düşünün, çitlerle çevrili. Genişçe bir arazi, dışarıdan bakıyorsunuz. İçeride olan biten de pek bir şey yok. Birkaç at geziniyor üstlerindeki kraliyet kılıklı jokeylerin yönlendirmesiyle. Hepsi pırıl pırıl atlar, kuşe kağıt gibi parlıyorlar. Ne güzel diyorsunuz. Biraz daha bakıyorsunuz değişen bir şey yok. Atlar geziniyor ince bir tempoyla. Aralarda engeller var. Kenarından geçmeyip üstünden atlıyorlar. Çoğunlukla da sorunsuz atlıyorlar. Arada birkaçının ayağı takılsa da olan engele oluyor, at yolundan olmuyor. Bütün atlar klasını sarsmadan geziniyor, sonra bir birinci seçiliyor. Kriteri elbet vardır ama izleyen büyük ölçüde anlamıyor. "O da atladı bu da" diyor içten içe. Kimsenin üstü başı kirlenmeden olay sonuca bağlanıyor. Şeker ise kazanan kazanmayan bütün atlara veriliyor, orası güzel.

Sonra dönüp futbola bakıyorum. Çitler yerine tel örgülerle çevrili yeşil bir alan. Yine dışarıdan seyrediyoruz doğal olarak. İçeride hatrı sayılır sayıda adam, bir de top var. Hiç bilmeyen birinin 90 dakikalık maçın 5. bilemedin 10. dakikasında mahiyeti anlaması zor değil. 2 tane kale var, topu rakibin kalesine göndermeye çalışıyor takımlar. Birkaç spesifik kuralı olsa da bilmeden izlenebiliyor, keyif alınıyor. Binicilikteki gibi engellerle karşılaşıyor futbolcular da. Bazen takılıp düşüyor, bazen çalımı basıyor. Her futbolcu değişik özelliklerde. Kimi bilekleriyle oynuyor, kimi kalçadan vuruyor. Kimi reflekslerini konuşturuyor, kimi beyniyle oynuyor. Öyle herkes de gol atamıyor. Atınca da skorborda yazılıyor ki kimin neden kazandığı belli olsun. Tempolu da olabiliyor, sıkıcı da. Ama başlangıcında tahmin edilemeyen heyecanı hep mevcut. Her zaman hakeden kazanamasa da istisnasız her zaman daha çok gol atan kazanıyor. Gollerde eşitlik bozulmazsa adı 'berabere' konuluyor ki izleyicilerin kafası karışmasın. Tribünlerde de insanlar belli bir coşkuyla izliyorlar maçı. Kah kızıyorlar, kah gurur duyuyorlar takımının oyuncusuyla. Ama genellikle kazansalar da kaybetseler de pişman olmuyorlar oraya gittikleri için. Hiç gitmedim ama muhtemelen Nou Camp'ta da olmuyorlardır.

Hiç yorum yok: