daha önce bahsetmiştim türk insanının voleybola bakışından. erkek voleybolu kadar bayan voleybolu da izleniyor. hatta ülkemizde bayan voleybolu daha çok izleniyor heralde. erkek voleybolunun alman kaleden pek farkı yok bence. kaldır topu, vur havadan. çoğu servis sert smaçla başlıyor, her oyun smaçla bitiyor. bayan voleybolu daha çok hoşuma gidiyor. yanlış anlaşılmasın, ''karı var'' mantığına bürünmüş abazan triplerinden değil. erkek voleybolunda gelişim belli. vur servis smacı rakip karşılasın. diğeri yumuşatıp kaldırsın. bir diğeri tekrar smaçla yollasın. maçın büyük bölümü bu tekrarı içerir. bayan voleybolunda ise smaç servis atanı var, atamayanı var. gelen servisi karşılayanı var, karşılayamayanı var. sayı kazanınca seviçten bokunu çıkaran var, çıkarmayanı var. zaten adam gibi smaç vuranı efsane oluyor (bkn: neslihan). bayan voleybolundan da beceriksizlikten ve güçsüzlükten oluşan durumlardan ötürü sıkılıyoruz bu sefer. tribünlerde de genelde sayı olunca sevinirsin. yani sevinmen lazım ama o kadar çok sayı oluyor ki bi zaman sonra sevinmekten vazgeçiyosun. uzaktan bi ''aferim'' yolluyorsun.
oysa ki futbol öyle mi? kimi lampart gibi allah kitap dinlemez abanır, kimi deivid gibi kalçasından güç alıp vurur. kimi santrafor defansın arkasına sarkmayı sever, kimi santrafor ceza sahasını karıştırıp karambole girer. 10 numara ceza sahası çevresinde topu aldığında herkesi bir anda heyecan sarar. o an ki desibel 10 saniye önceki desibelden bariz bir şekilde yukarıya çıkar. ''hadi oğlum, vur olum'' gibi herkesten ayrı bir ses çıkar. hiç gitmedim ama heralde nou camp'da da çıkar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder