24 Kasım 2011 Perşembe

Spor İletişimi & Spor Hukuku Sertifika Programları

Kadir Has Üniversitesi bünyesinde bu yıl üçüncü kez düzenlenecek olan Spor Hukuku & Yönetimi Sertifika Programı ve bu yıl beşinci kez düzenlenecek olan Spor İletişimi Sertifika Programı kapılarını yeni dönem öğrencilerine açıyor.

26 Kasım Cumartesi günü Kadir Has Üniversitesi, Cibali Kampüsü’nde yapılacak burs sınavlarının ardından, 10 Aralık günü yapılacak ilk ders ile programlar başlayacak ve 2012 Nisan sonuna kadar devam edecektir. Burs sınavları sonucunda ilk 20 arasına giren öğrencilere de çeşitli burs imkanları tanınacak. Sınava giriş ücreti ise 25 TL. Sınav için online kayıt programın web sitesinden sınav gününe kadar yaptırılabiliyor.

Spor İletişimi Sertifika Programı’nın kontenjanı 50 kişiyle sınırlı. Eğitim bedeli ise 2.750 TL olup, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine 1.750 TL’dir. Yüksek sayıda katılım ve kısıtlı kontenjan sebebiyle, Spor İletişimi Sertifika Programı’na katılmak isteyenlerin Burs Sınavı’na mutlaka girmeleri gerekiyor.

Spor Hukuku ve Yönetimi Sertifika Programı kontenjanı ise 80 kişiyle sınırlı. Eğitim bedeli 2.750 TL olup, lisans, yüksek lisans, doktora öğrencileri, stajyer avukatlar, Spor Genel Müdürlüğü ve spor federasyonları çalışanları, öğretim üyeleri ve lisanslı sporculara %20 indirim imkanı vardır. Spor Hukuku ve Yönetimi Sertifika Programı için Burs Sınavı’na katılmak mecburi değil. Ama yine de programın kapsamı hakkında bilgi sahibi olmak için sınava girmekte fayda var.

Spor Hukuku & Yönetimi ve Spor İletişimi olarak iki ayrı programı bünyesinde barındıran Spor Hukuku Araştırma ve Uygulama Merkezi, bu programlar kapsamında FIFA ve UEFA gibi seçkin uluslararası kuruluşlardan konuşmacıları üniversitemize davet etmektedir. Program süresince Levent Bıçakcı, Şenes Erzik, Atilla Gökçe, Adnan Türkkan, Kemal Kapulluoğlu, Tanıl Bora, Fuat Akdağ, Yiğiter Uluğ, Caner Eler, Mehmet Demirkol, Okay Karacan, İbrahim Altınsay, Ali Murat Hamarat, Mert Aydın gibi spor dünyasının birçok önemli ismi derslerde yer alacak.

Derslerin Cumartesi ve Pazar günleri saat 10:00 ile 14:00 arasında yapılacağı program 15 hafta (120 saat) devam edecek. Programların ders içerikleri ve katılımcı listelerinin tamamına aşağıdaki adreslerden ulaşabilirsiniz.


Spor İletişimi Sertifika Programı;

http://shaum.khas.edu.tr/spor-iletisimi-sertifika-programi.html

Spor Hukuku ve Yönetimi Sertifika Programı;

http://shaum.khas.edu.tr/spor-hukuku-ve-yoenetimi-sertifika-programi-2.html

17 Kasım 2011 Perşembe

Hayatım Futbol Android marketlerde


Bildiğiniz gibi bir süredir hayatım Futbol adında bir dergi çıkarıyoruz. Daha önce IPad ve web'de yayınlanan derginin 7. sayısı Android marketlerde de ücretsiz olarak indirilmeyi bekliyor. Android'e ne zaman geçeceğimiz hakkında çok soru soruluyordu ve olabildiğince hızlı olarak bu imkanı da sağlamayı başardık. IPhone ne zaman çıkar gibi sorular da geliyor. Onun için de çalışmalar sürüyor, en yakın zamanda o da çıkacaktır.

Keyifli okumalar


Android tabletlere okumak için Hayatım Futbol: İNDİR

IPad'e indirmek için Hayatım Futbol: İNDİR
Web'den okumak için Hayatım Futbol: www.hayatimfutbol.com/
Blogdan okumak için Hayatım Futbol: www.hayatimfutbol.com/blog/
Facebook adresi: facebook.com/hayatimfutboldergi
Twitter adresi: twitter.com/HayatimFutbol

12 Kasım 2011 Cumartesi

Islıktan ötesi

Futbolcu ıslıklamak bence kötü birşeydir. Bence diyorum çünkü bu tartışılabilir. "Ben tepkimi nasıl göstereceğim" diyen adamlar var. Tabi neye tepki gösteriyorsun, niye tepki gösteriyorsun gibi uzayan giden bir sürü soru silsilesi ardından gelir ama bunu şu an tartışmanın pek de önemi yok. Çünkü bugün ıslıklanan Volkan Demirel'in suçu sadece ama sadece formasını giydiği kulübün renklerinin sarı-lacivert olmasıyla alakalıydı. Bu kadar mı düşmanız birbirimize. 80'li yıllarda el ele kol kola tribüne girme muhabbetine girmeyelim de (ki zaten ben o yılları hatırlamıyorum) nedir yani bu düşmanlığın kaynağı. "Milli forma altındaki futbolcu" edebiyatının ötesinde birşey bu. Türkiye'de çok açık ve net kulüp ırkçılığı yapılıyor. Bu sözü sadece Galatasaraylılar üzerine alınmasın sakın.

Aslında buyazının daha uzun bir devamı vardı lakin sevgili Ali Ece'nin blogunda gördüğüm şu pankart tüylerimi diken diken etti: http://aliece.blogspot.com/2011/11/insan-degilsiniz-ki-turk-olasiniz.html

Bunun üzerine söylenecek laf yok. Tepki vermeyenin insanlığından şüphe ederim.

Gazlı mı, sistemli mi?

Maç öncesi tahminim 1-0 alırız, deplasmanda da berabere kalır tur atlarız yönündeydi. Hiç de beklediğim gibi olmadı ve Türkiye Milli Takımı Hiddink yönetimindeki en kötü futbolunu sergileyerek Hırvatistan'a TT Arena'da 3-0 mağlup oldu.

Hiçbir milli takım hocası size sezon öncesi kondisyon yüklemesi yapmaz, alttan genç oyuncu da yetiştirmez. Rekabetin arttığı, kaybedilecek bir şampiyonanın çok şeyler götürdüğü bir ortamda "ben genç oyuncularla sahaya çıkayım, bir takım oluşturayım, iki sene kaybetsek de sonrasında bomba gibi döneriz" mantığı da işlemez. Hiddink gelir, takımın mental sorununu tespit eder, bunun üzerine gidip düzeltmeye çalışır.

Biz gazla çalışan milli takımdan bıkmıştık ve aklıyla oynayan, disiplinli bir takım görmek istiyorduk. Bunu başaracak yegane hoca Hiddink'tir. Hollandalı teknik adam geldiği günden beri devamlı aynı şeyleri söylüyor; "duygularımızla hareket ediyoruz", "futbolcular kendilerine verilen görevleri saha içinde unutabiliyorlar", "taktik disiplini elden bırakmamamız lazım" gibi. Bu minvalde ilerliyor hep röportajlar. İşte bu demeçler bizim hâlâ aklımızla futbol oynamamızın eleştirisi. Oynayabilir miyiz, muallak. Muallak çünkü bazı maçlarda oynadık. Ha artık oynayamayız, zira TFF Hiddink'i büyük ihtimal postalar.

Grupta oynanan ilk dört maçı bir kenara koyarsak, Azerbaycan maçından sonra taktik disipline sadık maçlar izledik. TT Arena'daki Almanya maçı dahil zaman zaman çok iyi futbol oynadık. Lakin yaratıcılığımız eksik, Arda dışında bireysel yeteneğini ortaya koyan çok az, gurbetçilerden hiç verim alınamıyor. Kısır maçlar izledik, turnavanın en az gol atan ekiplerinden biri olduk.

Bizim temel sorunlarımızdan bir tanesi belli bir sistematiğimiz olmadığı için gurbetçilerden verim alamamamız. İki yıldır ortalığı inleten Nuri Şahin kaç maç oynadı, oynadığı maçlarda ne kadar verimli oldu. Tek istisna Hamit Altıntop. Keza onun kadroda oluş zamanına bakın uzun yıllar geçti. U-21'de beraber oynadığı çok arkadaşı var şu an kadroda. Sadece bu sorun bile birçok şeyi anlatıyor.

Görünen o ki gemi karaya oturdu. Artık bunu Hiddink çıkaramaz. O güven kayboldu çünkü. Ben güvensem de birşey değişmez, genel kanı bu yönde. Almanya maçı sonrasında Sportivi'de maç yorumu yaparken Hiddink'i savunuyordum, rejiden soru geldi. Yani Hollandalı'ya karşı bu denli bir sevgisizlik ortamı oluşmuş durumda. Muhtemelen de hoca değişecektir. Lakin en büyük sorun kimin geleceğidir. yabancı hoca getireceklerse o da Hiddink'in yaptıklarına benzer şeyler yapacaktır ve muhtemelen iki sene sonra o da tefe konup yollanacaktır. Yapılması gereken önümüzdeki Almanya gerçeğini görmemiz. Onlar ne yaptı da bu denli bir çıkış yakladılar iyice irdelemek lazım. Kolay değil ama zor da değil. Belli bir sistematiği oturtamadığımız taktirde Kulüp takımlarının yakaladığı jenerasyonla yetineceğiz. Yani kimi getirirsen getir işin Aykut Kocaman'a, Şenol Güneş'e, Fatih Terim'e, Carlos Carvalhal'e kalmış olur.

9 Kasım 2011 Çarşamba

Jag Ar Zlatan Ibrahimovic

Otobiyografinin en kötüsünün bile bir şekilde gideri oluyor. Ne de olsa hakkında bahsedilen kişi hayatı merak edilen kişiler oluyor. Dolayısıyla edebi bir değer taşıması pek gerekmiyor.
Ibrahimovic milli maçlar arasında Stockholm'de o davet senin bu davet benim geziyor. Bunlar biri geçenlerde ödül töreniydi ve dördüncü kez İsveç'te yılın oyuncusu seçildi. Bu sefer de kendi otobiyogafisinin tanıtımına katılmış. 30 yaşında otobiyografi, buna da şükür! Hatırlarsınız Weyne Ronney 21 yaşında çıkarmıştı bu mereti.
Kitabın ismi "Jag Ar Zlatan Ibrahimovic", yani "Ben Zlatan Ibrahimovic".
Tabi her otobiyografi haberi verdikten sonra "keşke bizim topçular da çıkarsa" demeden etmiyoruz. Açıkçası hepsinden çok bir Süleyman Seba ve bir Ali Şen otobiyografisi okumak isterim.

6 Kasım 2011 Pazar

Maradona'nın bereketi

Diego Armando Maradona'nın kuzeni Diego Hernan Maradona (solda), İspanya 3. lig kulüplerinden Alzira ile sözleşme imzaladı. Gerçek Maradona'ya benzeyen kişi, yani sağdaki şahıs Lola. Maradona'nın öz kardeşi. Ortadaki ise Alzira başkanı Jose Bosch.
Hernan 22 yaşında ve daha önce Kanada'da (3. lig sayılabilecek) North York Astros kulübündde top koşturuyordu.
Medya bu transfere oldukça ilgi göstermiş. Anlaşılan Diego Maradona'nın ismi bile bereket getirebiliyor.

5 Kasım 2011 Cumartesi

Happy Halloween

Geçen hafta ecnebilerin cadılar bayramı vardı. Her ne kadar geçmiş olsak da Juventus.com'un hazırladığı görselleri bloga eklemeden edemedim ;









2 Kasım 2011 Çarşamba

Bulgaristan Luboslav Penev'e emanet

Bulgaristan'ın en parlak dönemi dönemi hangisidir desek hepiniz aynı cevabı verirsiniz: 1994 Dünya Kupası... Lakin maçlara baktığınızda onun adını göremezsiniz ama Luboslav Penev o kadronun en önemli parçalarından biriydi aslında. Onun Dünya Kupası kadrosunda olmamasının nedeni testis kanseri ile mücadele etmesiydi. Valencia'da harikalar yaratan 1,88'lik forvet, hastalığı çabuk atlattı, 1995'te de Atletico Madrid'e transfer olarak La Liga şampiyonluğunu tattı.

Tekrar milli takıma dönelim. Çünkü Luboslav pek hocalığa yabancı değil. Stoichkov, Letchkov, Ivanov, Kostadinov gibi isimlerle Bulgaristan'a en mutlu günlerini yaşatan teknik direktör olan Dimitar Penev, Luboslav'ın amcası oluyor.Yeğenine illaki birşeyler aktarmıştır, çünkü bu ikili 2008-2009 sezonunda CSKA Sofia'nın başındaydı. Ertesi yıl amca Penev bayrağı yeğenine bıraktı. Luboslav da bir seneyi CSKA'da geçirdikten sonra Litex Lovech'in başına geçti ve geçtiğimiz sezonu şampiyon olarak tamamladı.

45 yaşındaki teknik adam şimdi Bulgaristan'ın teknik direktörü. Gönül ister ki benzer bir peri masalı daha yaşasınlar.