13 Haziran 2010 Pazar

Dünya Kupası 2. Gün

Gönül ister ki hergün kanlı canlı maçları izleyelim, yorumlarımızı günü gününe yapalım blogda ama ilk günü atlamak zorunda kaldık. Yarını da atlamak zorunda kalacağız. Bu aralar kişisel olarak yoğun bir dönem geçiriyorum. Dünya Kupasının üstüne gelmesi talihsizlik ama yapacak birşey yok. Sonuçta bugün 3 maçı da izleme şerefine nail olup resmen açtım Dünya Kupasını.

Güney Kore 2 - 0 Yunanistan
Asya ülkelerinden bana en sempatik geleni Güney Kore. Dedelerimizin oralara gidip savaşmasıyla alakası yok. Güney Kore filmlerini severim. Son dönemlerde çok sağlam filmleri vardır. Tabi sadece filmleri güzel diye futbol ile alaka kuramayız. 2002 Dünya Kupasından kalma bir sempatikliği de vardır bende Güney Kore'nin. O yıllardan bu yıllara çok vakit geçti. Hala Hiddink'in takımı demek yanlış olur. Bugün ilk 11 de Britanya'da forma giyen 3, Fransa'da 1, Almanya'da da 1 lejyoneri var. Bunun yanında Rusya'da, Japonya'da, Suudi Arabistan'da forma giyen oyuncuları da var. İlk bakışta çelimsiz gözüken bu insanlar çok aşama kaydettiler. Yunanistan ise aşama kaydetmekten çok yerinde saymış bir takım. Hatta milli takımı bırakanların yerlerini dolduramamış ve gerilemiş bir takım. Charisteas-Samaras-Gekas 3'lüsünü değerlendirirken, bu 2 pivotun ne işi var kanatta diyemem. Bu adamlar bu şekilde geldiler Dünya Kupasına. Yalnız şu kesin ki Kral Otto'nun artık tahtı devretme zamanı gelmiş. Nijerya-Arjantin maçındaki Nijerya'yı da gördükten sonra Güney Kore bu gruptan çıkar diyebilirim. Lakin A Grubundan gelebilecek süpriz bir 1. yi de eleyebilirler.


Arjantin 1-0 Nijerya
Her 2 takımında kadrosuna bakınca heyecanlanıyorsun. Çok iyi isimlere sahipler. Lakin ikisi de beklenenden uzak bir performans sergiledi. Benim için Maradona'nın takımı kapalı bir kutuydu. Nasıl oynayacağı konusunda emin değildim. Maradona için dizilişin bir önemi yok. Benim düşüncemde de yoktur dizilişin bir önemi. O bakımdan severim böyle hocaları. Defansta açık verme, topa sahip ol, oyunu elinde tut ve değişik varyasyonlarla gol pozisyonuna gir. Maradona'nın elinde bunu ortaya koyacak cevherler var ama istenileni veremediler bu maçta. Mühim olan öncelikle gruptan çıkmaktır. Ondan sonra yakalanan bir hava ile çok başka futbollar ortaya koyabilirsiniz. Ben bunu bekliyorum Maradona'dan. Nijerya ise beklediğimden kötüydü. Yalnız takım olmakta ve saha içinde koordineli bir şekilde oynamaktan çok uzaktılar. Bu tüm Afrika takımları için geçerli bir durum. 23 oyuncunun birden çok farklı kültürlerden gelip toplanması sıkıntı oluşturuyor. Zaten dengeyi tutturan takım bu tarz turnuvalarda başarılı olabiliyor. Lagerback beğendiğim bir hocadır. Maç içinde yaptığı değişiklikler maçın seyrini değiştirebilirdi. O vakit Maradona çok eleştirilirdi ki bu maçta Tanrı O'nu korudu.

İngiltere 1-1 Amerika Birleşik Devletleri
Gecenin en güzel maçı olacağı kesindi. Futbol insana Amerika'yı bile sevdiriyor ya, ondan çok seviliyor işte bu spor. Konfederasyon Kupasında potansiyellerini gösterdiler zaten. Çok iyi takım oldular gerçekten. Dempsey bu ülkeye ayak bassa 2. Kewell olur. İngiltere'den ise İtalyan izleri görebiliriz. Gruptan zorla çıktılar, şu, bu derken hop bir bakmışız finaldeler. Hiç şaşırmam. Favorilerimden bir tanesi İngiltere. Umarım kupayı alamazlar. kaleci Green hakkında yazalım 2-3 satır. Dünya Kupasına gelirken kaleye şu mu geçsin, bu mu geçsin tartışmalarının yapılmaması lazım. kaleci sorununu eleme maçlarında halletmen gerek. Eskiden Almanlar bu muhabbetti yaparlardı. Sonra duruldular ama şu an takrar aynı noktaya geldiler. İngiltere'de yıllardır aynı muhabbette. Bi David James'i var ki vedalaşamadılar bir türlü. Artık ısrar edecekler bir kalecide ve yollarına devam edecekler. Başka türlü olmayacak gibi. Bu belirsizlik kalecinin kafasında da devamlı dolanıyor ve performansını etkiliyor. Green şu saatte yatarken bir sonraki maç kalede olup olmayacağını biliyor mu acaba?

Hiç yorum yok: