26 Haziran 2010 Cumartesi

Daum'un Vedası


3 yıllık bir süre sonunda taşlar her zamankinden daha sağlam ve yerinde oturması gerekirken, siz ve yönettiğiniz takım çok yıpranmış, son maçta şampiyonluk kaybetmişsiniz ve bardak artık taşmış. Hostes sırıtışıyla birbirinze başarı dileyip ülkenize dönüyorsunuz ve 2. ligden köklü bir takım ile anlaşıyorsunuz. Orada günler geçtikçe takımı oturtuyorsunuz ve 1. Bundesliga'ya taşıyorsunuz. 1. Bundesliga'da da her sene üzerine koyarak ilerliyorsunuz. Başkan ile aranız çok iyi, taraftar ile aranız çok iyi ve futbolcular ile aranız çok iyi. Herşey güzel gidiyor. Birgün eski takımınızın başkanı arıyor sizi ve yaşanmışlılara rağmen anlaşıyorsunuz. Çünkü hedefler büyük. Mevcut takımınız ile istediğiniz hedeflere ulaşmanız çok zor. Belki bir kısmınız istiyor, bir kısmınız istemiyor ama o istemeyen kısmınızı da para tolere ediyor. Eski kulübünüze ve ikinci vatanım dediğiniz ülkeye geri dönüyorsunuz. Yıllardır bulunduğunuz 2. vatanınızda öğrenmiş olduğunuz 4-5 cümle ile, o hostes gülüşüyle yine taraftara sesleniyorsunuz, umut aşılıyorsunuz. Hostes gülüşüyle ayrıldığınız başkan ile tekrar sarılarak, beraber gülüyorsunuz. Ayrıldığınız sezona benzer bir sezon yaşıyorsunuz ve takrar kapı önüne koyuluyorsunuz.

Daum'u sevmeyen çok var. Nefret eden bile var. Niye? Daum ne yaptı. Daum ile geçen 1 sezon tam bir flashback ti. Geçmişten çok daha farklı uygulamalar yapmadı. Peki son 1 haftada yaşananlar? Sözleşmede yazan tazminat Daum'un hakkıdır. Daum'u bu konuda suçlayamayız. Kendinizi Daum yerine koysanız belki farklı şeyler yaparsınız ama onun yerine de koyamazsınız. Sözleşmeler böyle durumlar için yapılır. Siz sözleşmeye uymazsanız Daum da medyayı kullanıp istediğini alır.

1 hafta oynayanlar dışında kimseye zevk vermeyen santranç oyununa dönmüştü Aziz Yıldırım-Daum ilişkisi. Eminim onlar da zevk almadı ama Fenerbahçe'nin imajı zedelendi. Aziz Yıldırım bu kulübün başkanı olduğu sürece de bu imaj zedelenecek. Derin düşünmüyorum, geçmişe bakıyorum.

Hiç yorum yok: