31 Temmuz 2008 Perşembe

Fenerbahçe : 2 - 0 : MTK


etkisiz bir rakibe karşı 90 dakika boyunca oyunu domine eden bir fenerbahçe izledik. mtk kontra bile yapamadı. tabi ilk maç ve rakip de güçsüz olduğundan kesin yorumlar yazamıyoruz. dikkatimi çeken bir kaç husus var onlardan bahsedeyim.

- sanki bu 4 lü orta saha sırıtıyor. daha zorlu maçlara yine 5 li orta sahaya döneriz. hatta 34 lig maçının heralde bi 20 tanesini 5 li orta saha ile oynarız gibime geliyor.

- kazım kendine güveni olan bir oyuncu. yalnız ben kazım'ı bu maçta daha özgüveni yüksek gördüm. rakip zaten çıtlatmalık çekirdek gibi. mtk sol kanadı isyan etmiştir heralde.

- ceza sahası çevresinde çok çabuk hareket edemiyoruz. belki de rakip 7-8 kişiyle gömüldüğünden kaleyi gerektiği kadar rahatsız edemedik.

- güiza'nın zamana ihtiyacı var. yani inşallah tek ihtiyacı zamandır. takım bi ara sadece güiza'ya çalıştı.

- ertem şener'i çoğu kişinin aksine seviyorum. en azından nefret etmediğimi söyleyebilirim. ''güizaaa, ispanya la liga gol kralıııı'', ''penaltısız tam 27 gol. güizaaa, ispanya gol kralı güizaaa'' replikleri sıktı beni.

- emre sindirilir mi sindirilmez mi tartışması hala yapılırken şunu gördüm ki emre çoktan bağırsaktaki yerini almış. emre kenara geldi, kahvehane ortamı inledi.

- çubuklu formayı pek beğenmedim. okul önlüğü gibi olmuş. kesmek lazım o yakaları. sokakta da gördüğüm kadarıyla kuruluş forması ve bayrak forma bu sene çubukludan fazla satar.

- bu gün saat 13:00 gibi kadıköy'deydim. şans eseri rambo okan'a rastladım. önümdeki adamlar durdurup konuşmaya başladılar. bu tarz muhabbete katılan bi adam değilim ama yanlarından geçerken kulak misafiri oldum. rambo ''şimdi telsim'e gidiyorum, tırmanıcam telsimden'' dedi. evet rambo stada girmeyi başarmış ve maçtan önce r.carlos'a yapışmış.
* * *
talento'nun notu:
Aynı maç için tekrardan yazı yazmaya gerek duymadım, aklımda kalan birkaç şeyi buradan aktarıyorum. Öncelikle senenin ilk resmi maçına giderek stad sezonunu açtık. Sigara yasağı gelmiş, stada giderken serviste öğrendim. Nasıl sağlarlar diye merak ediyordum, adı yetmiş gibi göründü. Zira bulunduğum tribünde (Telsim D Blok) maç boyunca sigara içen 4-5 kişi gördüm en fazla. Herkes devre arasını sigara arası olarak kullandı. Tribün arasındaki kapalı alanlar ise dumanaltıydı. Artık ben gitmeden ne dediyse Aziz Başkan, lise tuvaletlerine çevirmiş tribünleri, gizli gizli sigara içilen.
Maça gelince bilindiği üzere ayırt edici bir maç değildi ama ciddiyet vardı futbolcularda. Orta saha eksikliğinden bahsetmeye gerek yok her ne kadar dün sorun yaratmasa da. Çözümü bulunacaktır diye umuyorum.
Bireysel olarak özellikle beni rahatsız eden bir oyuncu yoktu dün sahada.
Kazım'ın başlarda gözüme Anelka gibi görünmesi uzun sürmedi, ilerleyen dakikalarda "Ne Anelka'sı, Yattara'yım ben" dedi tribünlere. En azından kanat oyuncusu.
Gökhan sakatlıktan çıkmış olmasına rağmen doyurucu bir futbol oynadı. Mesafeye vurulursa muhtemelen sahanın en çok koşan oyuncusuydu.
Carlos bildiğimiz gibi, her türlü gideri var. Uzaktan ilk golünü attı Fenerbahçe'de, omuzlarından büyük yük kalktı.
Stoperler pek zorlanmadı ama dikkatimi çeken şey Edu ve Lugano'nun oyun kurma aşamasında atağa katkılarıydı. Rakibin vasatlığıyla birebir ilgili midir bilmiyorum ama sezon içinde bu katkıyı sağlayabilirlerse tribünler inanılmaz keyif alacaktır.
Volkan'a pek iş düşmese de birkaç gereksiz çıkışı oldu, maçı tam anlamıyla ciddiye almayan tek oyuncu gibiydi.
Selçuk dün hatasızdı ama böyle bir rakibe karşı biraz daha yaratıcı olması lazımdı eğer kadroda kalabilmeyi istiyorsa. Oyun kurmada Lugano kadar etkisi yoktu.
Alex orta sahanın yetersizliği yüzünden atağa yeterli desteği veremedi. Dün kendisini çokça stoperden topu alıp kanada aktaran adam olarak gördüm.
Uğur'un Carlos'la uyumunu beğendim, orta yapma konusunda biraz daha becerikli olsa rakip birkaç santra fazladan yapabilirdi.
Semih, Alex'in forvet hattına fazlaca yaklaşamadığı zamanlarda orayı organize etti, bencil oynamaması hem kendine hem Güiza'ya yarar. Alex ve Güiza'yla zaman zaman kurdukları üçgenlerde seyirciyi heyecanlandırdılar.
Güiza dün sahanın en hırslılarındandı. Sanırım bu nedenle Kazım'a zaman zaman sinirlendiği oldu. Hiçbir şartta hücum prese üşenmemesi Nobre'yi hatırlattı. Faydalı olacağı kesin, göze batan bir hatası yoktu.
Emre 15 dakika oynamasına rağmen hücumda takımın etkinliğini arttırdı. Güiza'ya güzel bir ortası ve son dakikada muazzam bir şutu vardı direkte patlayan. Ama Semih'in yerine oyuna girdikten sonra açıkçası nerde oynadığını anlamadım.
Gürhan'dan umutluyum. Geçen sene kulübün verdiği bir yemekte konuşma fırsatı bulduğumda bana "Abi bana üstüste 2 maç lazım, bak o zaman neler yapıyorum. Zaten tribünle de aram iyi..." demişti. Sanırım şu sıralar ondan mutlusu yoktur.
Aragones oyuncu değişikliği için 70. dakika kotası koymamış kendisine. Ama daha kritik maçlarda da görmek gerek.

2 yorum:

stingachu dedi ki...

Gecenlerde su ingiliz'in Sun dene gazetesinde Kazim roportaji vardi. Adamlar gidip konusmuslar Kazimla. O da anlatmis, Fenerbahce, Turk Milli takimi, Fatih Terim falan. Bu adam Avrupa Sampiyonasindaki tek Ingiliz asilli futbolcuydu ya, yere goge sigdiramiyorlardi. Neyse, roportajin bir kisminda Kazim'a basindan gecen ilginc bi olayi soruyorlar. O da soyle diyor.
Fenerbahce'de taraftar muthis, Fenerbahce'de Rambo diye bir taraftar var, bir mac cikisinda yanima geldi, sevgisini gostermek icin bana "Kazim senin b.kunu yiyim" dedi:)

Sevince bokunu cikaririz ya iste:)

Takim analizi icin tesekkurler bu arada. Afiyetle okudum:)

H;M dedi ki...

her şey iyi hoşda bu zemin fenere yakışmıyor yıllardır çözmediler çözemediler onca yatırıma halı gibi sah olması lazım çok adam sakatlar stadın zemini. bu konu üzerinde durmalı bence..