28 Mayıs 2008 Çarşamba

reservoir dogs


hikaye aslında basit. 5 kişi bir soygun yapacak. kısmen başarılı olunacak ama iç hesaplaşmalar yüzünden sorunlar ortaya çıkacak. hikaye basit ve bu hikayeye benzer hoolywood'da binlerce film çekilmiştir ama senaryolaştıran ve yöneten gerçekten yaratıcı olunca ortaya harika bir film çıkıyor.


tarantino senaryosunu hervel keitel'e ulaştırmasıyla ilk adımlar atılıyor. hervey keitel senaryoyu çok beğeniyor. aslında film için 30.000 dolarlık bir bütçe var ama harvey keitel'in yardımlarıyla 1.2m dolar çıkarılabiliyor bu film için. buna rağmen mr blue'nun ölüm sahnesi para sıkıntısı sebebiyle çekilemiyor. ayrıca mr blonde'un polisi bagajında taşıdığı cadillac da michel madsen'e ait.


filmin benim açımdan dikkat çeken bir özelliği de filmde sadece 1 tane bayan olması. bu bayan da heralde 10-15 saniye gözüküyor. pek tabi ki ölüyor. filmde bir aşk yok. kadınların cinselliğini ön plana çıkarma yok. sert erkeklerin karı-kız muhabbetleri var. hani mahallenizde sizden küçük bir çocuk vardır. o nu hiç bir sebep yokken çok seversiniz, korursunuz, kollarsınız. işte böyle bir anlamsız sevgi de barındırıyor bu film.


bir adamın kulağı kesiliyor, üzerine benzin dökülüyor ve bir zippo yanar vaziyette bekliyor. salt biçimde düşündüğünüzde dehşet verici olabilir ama bu filminin içinde eğlenceli ve ''vay anasını'' dercesine bir durumda işleniyor. bol kanlı bir film ama sanki kan yok gibi izleyebiliyorsunuz bu filmi. sanki o kan, o an için gerekli birşey gibi.


tarantino bu film çıktığı zaman "ben olsam bu filmi hemen izlemezdim. eminim ki 20 sene sonra bile bir yerlerde izleniyor olacaktir. onun icin acele etmeyin." diyor. film yapılalı 16 sene oldu ve ben hala canım sıkılınca tekrardan takıp dvd'ye izlerim. popüler amerikan kültürü bu filmde de diğer filmlerde olduğu gibi çok güzel işlenmiş(pulp fiction, kill bill, jackie brown, death proof). film içi polemikler ve muhabbetler de müthiş ötesi. gerek like a virgin muhabbeti, gerek renk seçim polemiği, gerek bahşiş polemiği. gerçekten çok iyi replikler. bazen sırf ufak bir 10-15 dk lık bölümü izlemek için açıyorum bir de bakmışım elimde kumanda, parmağım stopda hazır bekliyor 1 saattir.


son söz oyunculara. her güzel filmden sonra ''bu rolü bu oyuncudan başkası oynayamaz'' gibi yorumlar mutlaka yapılır. aynı durum burda da geçerli. mr pink'e steve buscemi gibi kaç kişi hayat verebilir ki. çok kısa gözükmesine rağmen mr blue bile rolünün hakkını veriyor. uzun lafın kısası film güzel. izlemediyseniz çok şey kaçırmadınız. mutlaka bende korsan dvd bozulana kadar bu film duruyor olacak.

1 yorum:

Ortega dedi ki...

Butun bir filmin -nerdeyse- tek mekanda cekilmis olmasina ragmen, boylesine dehset bir film yaptigi icin Tarantino'ya saygi duymak duser bize de..