2 Eylül 2010 Perşembe

Kazakistan ve Futbol

Milli Takımımız yeni umutlarla başlayacağı Euro 2012 için ilk resmi karşılaşmasına Cumartesi günü Kazakistan karşısında çıkacak. Kazakistan futbolu her ne kadar önemli gözükmese de yabancısı olduğumuz ve tanımadığımız bir ülke. Kazakistan hakkında biraz bilgi almak için Kazakistan'da ikamet eden Akın Kürekçi'den bilgilerini paylaşmasını rica ettim. Sağolsun, kırmadı beni ve bir yazı hazırladı. Kendisi Al Farabi Kazak Devlet Üniversitesi, Matematik Fakültesi mezunu. 2000 yılında ayak bastığı ülkede 2005 yılında mezun olmuş ve 5 yıldır da iş hayatını Kazakistan'da sürdürüyor. Lafı daha fazla dolandırmadan yazıya geçelim.

Kazakistan 2010 Dünya Kupası elemelerinde İngiltere ile aynı gruptaydı.
Wembley'deki maçta İngiltere rakibini 5-1 yendi.

Kazakistan, Orta Asyada Sovyetler Birliği'nden kopan Türki Cumhuriyetler içinde yüzölçümü ile en büyük toprak parçasına sahip ülkedir. Topraklarının Hazar Denizi'nden Çin'e kadar uzanması ve Avrupa'ya yakınlığı ile 2000 yılların başında yaptığı başvurusu sonuçlanarak, 2006 Dünya Kupası elemelerine Avrupa'dan katılmıştır. Kaderin bir cilvesi olarak da Sovyetler Birliği'nden koptuktan 10 dakika sonra bağımsızlığını tanıyan Türkiye ile aynı gruba düşmüşlerdi. Türkiye 2 maçı da gol yemeden farklı skorlar ile kazanmıştı. Bahsetmekte fayda var, bu maçtan 1 gün önce Semih'li, Mehmet Topuz'lu, İbrahim Akın'lı ümit milli karşılaşmasını da Kazakistan ümit milli takımı 2-1 kazandı.

Kazakistan sporuna göz atmaya çalışalım. Kazakistan'da futbol halk tarafından sevilse de 1. spor dalı değil. Tour de France'a katılan, ismini Kazakistan'ın başkenti Astan'dan alan Astana bisiklet takımı, bisiklet sporunun Kazakistan'daki popülerliğinin bir göstergesi. Bu dalda en iyi lokal sporcuları Alexander Vinokourov. Astana'nın da kazak dilinde başkent anlamına geldiğini de belirtelim. İkinci sırayı boks alıyor Kazakistan'da ve Olimpiyatlarda Kazak sporcular madalyalarını sadece bokstan getiriyor diyebiliriz.

Aktobe FK-Hapoel Tel Aviv maçından bir kare. Kaptan
Samat Smakov ve Murat Tleshev
Günümüz Kazakistan futboluna gelince; Kazakistan'nın en üst ligi yeni adıyla Premier Lig adı verilen, 1. deplasmanlı profesyonel lig. Bu ligde 12 takım bulunmaktadır. Ligden her sene 3 takım düşüyor ve 3 takım bir alt ligden yukarı çıkıyor. Rusya sınırındaki Aktobe şehrinin takımı olan ve aynı zamanda adını da taşıdığı Aktobe kulübü, ligi bir kaç senedir domine etmiş bir şekilde. Bu sene Şampiyonlar Liginde Hapoel Tel Aviv'e elenip Avrupa Ligi elemelerine kalırken, elemelerde de Az Alkmaar ile eşleşti. Deplasmanda 2-0 mağlup olup, evinde 2-1 kazanmasına rağmen turu geçemedi. Gerçeği söylemek gerekirse Kazakistan ligi fazla ilgi çekmiyor ve biletlerin ucuz olmasına karşın tribünlerin doluluk oranı fazla değil. (Hatırlatmakta fayda var, bir dönem Galatasaray ve Beşiktaş'ta forma giyen Mehmet Aksu 5-6 sene önce Jenis Astana takımında top koşturdu). Ligler hava şarlarından dolayı Rusya ligi ile aynı zamanda oynanıyor ve tatile giriyor. Kazakistan öyle parlak olan bir yıldız yok. Bir zamanlar Rus takımlarında oynayan Ruslan Baltiev var. Geçen yıl Tobol da forma giymişti ama bu sene ayrıldı. Şimdi de milli takımda zar zor kadroya giren Samat Smakov haricinde Kazakistanlı futbolseverlerin hayranı olduğu bir futbolcu yok diyebiliriz. Kazakistan milli takiminda önlem almamiz gereken futbolcular, ligin en güçlü takımı Aktobe FK'nın forveti Murat Tileshev ve Kostanay şehrinin Galatasaray'in gecen sene ön elemelerde karşılaştığı Tobol takiminin orta saha oyuncusu Nurbol Jumaskaliyev. Kazakistan futboluna ciddi bir atilim gerekiyor. Hava şartlarından da olabilir futsal bu ülkede bayağı ilgi görüyor. Benim düşünceme gore; bu ülkedeki futbolun gelişmesi için iki büyük şehrin, yani Almaty şehrinin takimi Kayrat'in ve Astana şehrinin takimi Lokomotiv'in güçlendirilmesi gerekiyor. Bu iki şehir haricindeki şehirlerin iyi yabancı futbolcular getirmeleri zor gibi gözüküyor. Teknik direktörlüğünü ise Kazakistan'a gelene kadar hep asistanlık yapmış 47 yaşındaki Alman Bernd Storck yapıyor. Suni çime rağmen Kazakistan milli takımının bizi çok zorlayacağını düşünmüyorum.

Maçın oynanacağı stat olan Astana Arena Stadı, çatısı açılıp-kapanan 30.000 kişi kapasiteli bir stadyum. İnşaatını Sembol İnşaat isimli Türk firmasının yaptığı bu stadyum, yaklaşık 3,5 yılda 160 milyon euro gibi bütçe ile yapıldı. Bu stadyumda en büyük dezavantajımız suni çim olacak. Şimdiden medyamızda gereksiz çim tartışmalarını duyar gibiyim. Stadın açılışı 2009 yılında, Kazakistan Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk devlet başkanı Nursultan Nazarbayev tarafından hem doğum günü, hem de Astana'nın başkent seçildiği gün olan 6 temmuz da yapıldı. Yeni bir başkent olan Astana, sıfırdan yapılanan bir şehir olduğu için o yıl yapılmaya başlanan büyük projelerin açılışları 6 Temmuz gününe denk getirilmeye çalışılır.


Mesela bu sene dünyada türünün ilk örneği olan Khan Shatyry Entertainment Center açıldı. Astana şehri tamamen düz arazi üzerine kurulmuş olup, çok rüzgar aldığından ve buna ek olarak kışları -50 dereceye varan soğuk havasından dolayı, halkı o şehirde tutabilmek için en son teknolojiler ile milyarlarca dolara çok modern bir şehir kuruluyor.

Yazıma Kazakistan'a geldiğinizde her yerde göreceğiniz 2030 rakamından bahsedip son vereyim. Kazakistan 2030 yılında dünyanın en refahlı ülkelerinden biri olmayı amaçlıyor. Bunun için ellerindeki kömür, petrol, uranyum ve diğer maden rezervleri yeter mi onu Allah bilir ama lisede okurken hiç sevmediğimiz 100 küsür maddelik kimya tablosundaki bütün elementler Kazakistan topraklarında bulunmaktadır.


Akın Kürekçi

Hiç yorum yok: