Bazen neden İtalya ligini izlediğimi anlayamıyorum. Futbolculara bakıyorsun çok fazla albenisi yok. Sahadaki oyuna bakıyorsun tempo düşük. Yalnız mücadele çok üst düzeyde, gerginlik hat safhada. Bu maçta da öyleydi. Belki de beni cezbeden bu. Hakem Damato Erman Toroğlu deyimiyle tak tak tak sarı kartları sıralarken ortalık durgunlaştı. Ortalık durgunlaştı ama mücadeleden taviz yoktu. Sissoko bir anlık konsantrasyon kaybı rakibe sağlam geçirdi ve ikinci sarı kartını görerek 37. dk da Juventus 10 kişi kaldı. Zaccheroni mücadeleden eksik kalmamak için Del Piero'yu oyundan çkarıp Poulsen'i sürdü. Bu değişiklikle maçın seyri de az çok belli oldu.
İlk yarı başında her iki takımın da uzaktan kaleyi yokladığını söyleyebiliriz. Topa hakim olan İnter'di ama ne İnter cephesinden organize bir atak ne de Juventus'tan etkili kontra atak izleyebildik. Oyunun sık sık durması tempoyu etkiledi. İkinci yarı 10 kişi kalan rakibine karşı İnter daha aktifti. Az da olsa pozisyon buldular. Juventus defansif olarak elinden geleni yaptı ama hücumsal anlamda yetersizdi. Marchisio çok etkisizdi. Daha erken Camorenesi ile değiştirilip hücumsal anlamda daha etkin bir Juve izleyebilirdik. Mourinho'nun hamleleri ise gole dönüktü. İkinci yarının başında Stankoviç, 56.dk da Balotelli oyuna girerek hareket getirdiler İnter'e. Maç tam böyle bitecek diye düşünürken Maicon muhteşem bir gol attı. Bu gol bana Trabzonspor'un efsane sağ beki Lemi'yi hatırlattı. Bir maçta Lemi mükemmel bir şekilde sağdan hareketlenerek kaleci ile karşı karşıya kalmış ve çok kötü vurarak topu dışarıya atmış. Kendisine tepki gösteren taraftara sırtındaki 2 numarasını göstererek ''ha bu numara gol atar mı daa'' diye çıkışmış. Şimdi Maicona bakıyoruz topu kontrol ediyor, çalımını atıyor, şuta hazırlıyor kendisini ve ayak üstüyle harika bir gol atıyor ve bunlar olurken top yere değmiyor. Brezilya'nın 2 numarası da böyle oluyor işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder