21 Mart 2009 Cumartesi

Kısa ve Net Fenerbahçe


Kötü filmler vardır. Kötü olduğu yetmezmiş gibi farklı memleketlerde tekrardan çekilirler. Tekrar çekildikleri de yetmez, bazı kanallar belli periyotlarda sıkılmadan yayınlarlar bu filmleri. Biz de başlangıcındaki birkaç aksiyona aldanıp izlemeye başlarız. Ortalarında sıkılsak da 1 saatimizi vermişizdir, izlemeye devam ederiz. Sonunda ise kendimize kızarız, hayatımızdan 2 saat gitti deriz.

Geçen hafta bu tip bir oyunun sergilendiği tiyatrodaydım. Oyuncular canlı canlı önümdeydi. Kötü sayılabilecek bir kurgu ve oyun vardı. Yönetmen oyuna "ruhunu" yansıtamamıştı. Dün de televizyonda benzeri bir film seyrettim. Olaylar önceki haftaya çok benziyordu. Maçın başında sizi ekrana bağlayan, umutlandıran ufak bir aksiyon. Sonrasında sabır testi dakikalar. Maçın sonunda ise kaçınılmaz sonuç, kurtarılması mümkün olmayan dakikalarda. Maça dair detayların çok önemli olmadığı bir haftadayız. Fenerbahçe'nin durumu çok daha önemli bir noktada şu an.

Sayısını hatırlamadığım lige havlu atmalardan birini daha yaşadı dün Fenerbahçe. Bugüne kadar hep biz havlu attık, diğerleri havluyu bizim üstümüze. Ama sanırım bu kez havluyu, geri gelemeyeceği kadar uzağa attık. Bu sezon için tek heyecanımız Türkiye Kupası ve yenilenecek sözleşmeler konusuna kaldı. Taraftarı tatmin eden yegane oyunculardan Lugano'nun gitmesi gündemde. Kulüp ise taraftarı fıtık eden onca oyunun peşinde, onlara dil döküyor. Kendi adıma şunu söyleyebilirim, 1-2 sene daha şampiyon olamamaya razı olurum. Fenerbahçe'yi kemiren vasıfsız oyuncuların tasfiyesi için gereken yapılsın yeter ki...

3 yorum:

UÇAN SALİH dedi ki...

vasıfsız oyuncuları saymakla uğraşmaktansa vasıflıları söyleyip diğerlerini sallayalım derim.
alex,G.Gönül ve tabiyki Lugano .Gerisi yalan...

LeFoot dedi ki...

"Fenerbahçe'yi kemiren vasıfsız oyuncular" söylemin çok şey anlatıyor aslında... Ama anlayana işte!
Son yıllarımızda gelen hep gideni arattı. Nereye doğru gidiyoruz? Vasıfsız futbolcularla, iyi futbol oynamaya çalışıyoruz... ya da oynanabileceğini sanıyoruz.

Ben güveni çoktan kaybettim bu yönetim şekline. Yönetime değil yönetimin yöntemine inanmıyorum. Ama hiçbir zaman maç izlemeyecek noktaya gelmemişti. Bu da oldu! Bravo onlara!

firat selcuk dedi ki...

şu son 2 cümleyi herkes diyebildiği gün bu ligin 3 büyük takımı da avrupa kupalarının müdavimi olacak, türkiye o vakit sınıf atlayacak..

kendi takımımdan örnek vermek gerekirse, kewell ve arda'nın liderliğinde serkan kurtuluş, uğur uçar, semih kaya, yaser yıldız, cem sultan, emre çolak gibi isimlerin yavaş yavaş takıma monte edilmesi ve 1-2 sezonun bu şekilde harcanması hayalden de öte birşey.. keşke bu tip şeyleri yapabilecek cesur başkanlara kavuşsak günün birinde..