16 Mart 2010 Salı

Beckham'a Dünya Kupası Hayal

Beckham'ın seveni çok olduğu kadar sevmeyeni de çok. Sevmeyenler onun futbol dışı yaptığı işleri ile eleştiriyorlar. Açıkçası futbolundan çok başka özellikleri konuşulan adamlardan ben de haz etmem. Fakat Beckham'ı farklı yere koyarım. Beckham'ın tarifi zor muhteşem sağ ayağı dışında, sahada gösterdiği performansı, kazanma azmini ve agresifliğini de severim. Futbolundan daha çok özel hayatı hakkında konuşulmasının tavan yaptığı günleri olan Real Madrid'de, önlü arkalı oynadığı Cicinho'nun olur olmadık zamanlarda yaptığı ileri çıkışlarından doğan açıklarını kapatmaya çalışması nazarımda daha fazla saygıyı hak etmiştir.

Beckham'ın hep 2 ayrı kişiliği olduğunu düşünmüşümdür. Birincisi futbola aşık olduğu kişiliği, ikincisi karısına aşık olduğu kişiliği. Her zaman Amerika'ya zorunluluktan gitti gibi geliyor bana. Beckham ununu eleyip eleğini asmış bir oyuncu değildi. Onun hala büyük kavga içinde futbol oynaması gerekiyordu. Amerika'da ki futbol cebini fazlasıyla dolduruyordu ama ya kalbini? Geri döndü Avrupa'ya. Yarım sezon da olsa oynayıp kendini ispat etmek istiyordu. Milli takımdaki yerini kaybetmemek adına daha az para kazanarak Milan'a geldi. Sezon bitince tekrar Amerika'ya gitti ama O'nun asıl yeri Avrupa futbolu ve 2010 Dünya Kupasında yer almak istediği İngiltere Milli takımıydı. Belki de Amerika'da O'na güvenenleri kırdı. Milan'a geri dönmek istediği için taraftarlardan küfür yedi ama O, Capello'nun milli takımında yer almak istiyordu.

Dünya Kupasına 3 ay kala Chievo maçında Beckham sakatlandı. Sezonu kapattığı ve 3 ay oynayamayacağı söyleniyor. Futbolda dün yok, bugün var. Capello defalarca kez Beckham'a bunu hissettirdi. Becham'ın tüm isteğine, arzusuna, açlığına, fedekarlığına rağmen artık Dünya Kupası O'na HD Tv karşısında içilecek biradan ibaret.

1 yorum:

oddy dedi ki...

ilkercim

her evli erkeğin iki ayrı kişiliği vardır zaten.

:)