
Foto geçtiğimiz hafta oyanan Boca-River maçından. Öznemiz olan taraftar için hiç bir fırsatı kaçırmıyor mu desem, iğne deliğinden de olsa şovunu yapıyor mu desem karar veremedim.
foto; reuters















İtalya kupaya öyle ihtişamlı da başlamadı. Polonya, Kamerun ve Peru'nun bulunduğu grupta 3 beraberlik almış ve sadece 2 gol atmıştı. Kamerun da 3 beraberlik almıştı ama onlar da sadece 1 gol atmıştı. Nereden bakarsanız bakın rezil bir grup anlayacağınız. Bu grupta 2. olarak bir üst gruba* çıkar İtalya. Buradaki rakipler dişli mi dişli, çetin ve çetin. Grupta bir önceki Dünya Kupası şampiyonu Arjantin ve tarihinin en güçlü kadrolarından birine sahip Brezilya vardır. İlk maçta Arjantin ile karşılaşırlar. Karşılarında Passarella, Ardiles, Maradona, Kempes gibi yıldızlar bulunuyordu. Tardelli ve Cabrini'nin golleri ile 2-1 kazanırlar bu maçı. Bir sonraki maçta da Brezilya Arjantini 3-1 yeniyordu. Grup liderliği için bir nevi final gibi bir maç olacaktı İtalya ve Brezilya arasında. Beraberlik Brezilya'yı çıkarırdı yarı finale ve Brezilya kupanın mutlak favorisi. İtalya Rossi ile öne geçiyordu. Beraberlik Sokrates'ten geldi. Şiir gibi bir gol denir ya, işte tarifi burada yazılıyordu. Sonrasında Rossi defansın hatasını affetmiyor ve devre 2-1 İtalya üstünlüğü ile kapanıyordu. İkinci yarıda Brezilya futbol oynamıyor, sanki buzun üstünde dans ediyordu. Falcao 68. dakikada attığı gol ile finalde gol atacak olan Tardelli'ye nasıl sevinmesi gerektiğinin ip uçlarını verdi. Brezilya dansın dozunu kaçırınca Rossi affetmedi ve skoru 3-2'ye getirdi. Ufak bir not; Rossi daha önce oynanan grupta oynanan Polonya, Kamerun, Peru ve Arjantin maçlarını boş geçmişti. Turnuvada 6 golle gol kralı olurken ilk gollerini bu maçta atarak hat-trick yaptı. İtalya yarı finale çıktmıştı. Karşılarında Polonya vardı. Polonya'da dünya kupaları tarihindeki en büyük başarısına imza atıyordu. Maç Rossi'nin 2 golü ile 2-0 İtalya galibiyeti ile bitti ve İtalya artık finaldeydi. Rakibi Batı Almanya. Jupp Derwall'ın Almanyası'nda Rummenigge, Littbarski, Breitner, Briegel, Schumacher var. Santiago Bernabeu'da oynanan maçın ilk yarısında İtalya, Cabrini'nin ayağından bir penaltı kaçırıyordu. Lakin gök mavililer bu maçta çok iyiydi ve Almanlar'dan daha çok mücadele ediyordu. İkinci yarıda İtalya Rossi'nin golüyle öne geçiyordu. Ardından baskı kuran Almanlar'a karşı kontra atakla Tardelli'nin ayağından bir gol daha bulrak skoru 2-0'a getiriyordu. Golün sevinci jeneriklere koyulacak kadar güzeldir. Yine bir kontra atakla Altobelli 3. golü atarken, pes etmeyen Breitner skoru 3-1 e getiren golü atarak maçın sonucunu tayin ediyordu. Kupa Bearzot'un İtalyası'na giderken turnuva öncesi şans verilmeyen gök mavililer tıpkı Almanlar gibi önce turnuvaya ısınıyor, sonra birer birer rakiplerini devirerek kupayı 40 yaşındaki Zoff'un elleriyle kucaklıyordu. 
Gerginliğin had safhada olduğu maç sert başlamıştı. Henüz 8. dakikada İtalyan Ferrini (soldaki resim) yaptığı faul nedeniyle sahayı karıştırmış ve polis görevlileri eşliğinde yeşil çimleri terketmek zorunda kalmıştı. Dakikalar 41 i gösterdiğinde yine İtalya'dan David de oyundan ihrac edildi ve İtalya kalan dakikları 9 kişiyle oynamak zorundaydı. İlk yarı bol bol faullerle ve oyunun sık sık durmasıyla akıp bitti.



Beckham'ın seveni çok olduğu kadar sevmeyeni de çok. Sevmeyenler onun futbol dışı yaptığı işleri ile eleştiriyorlar. Açıkçası futbolundan çok başka özellikleri konuşulan adamlardan ben de haz etmem. Fakat Beckham'ı farklı yere koyarım. Beckham'ın tarifi zor muhteşem sağ ayağı dışında, sahada gösterdiği performansı, kazanma azmini ve agresifliğini de severim. Futbolundan daha çok özel hayatı hakkında konuşulmasının tavan yaptığı günleri olan Real Madrid'de, önlü arkalı oynadığı Cicinho'nun olur olmadık zamanlarda yaptığı ileri çıkışlarından doğan açıklarını kapatmaya çalışması nazarımda daha fazla saygıyı hak etmiştir.
İkinci yarı da ilk yarı gibi sert başlamış ve artık top ile alakası olmayan tekmeler, yumruklar havada uçuşmaya başlamıştı. 60. dakikada Bauer, Kocsis'i ceza sahasında düşürmüş ve Macarlar bir penaltı kazanmıştı. Karar sonrası ortalık yine karışırken Lantos penaltıyı gole çevirmiş ve Macarlar 3-1 öne geçmişlerdi. 5 dk sonra Brezilya Julinho'nun güzel golü ile durumu 3-2 ye getirmişti. hakem ipin ucunu iyice kaçırırken saha içindeki şiddet artan dozuyla devam ediyordu. 70.dk da Bozsik ve Nilton Santos arasında çıkan kavgada hakem 2 oynucuyu da kırmızı kartla oyun dışına gönderek (soldaki resim) çok geç verdiği kararı uygulamış oluyordu. 79. dakikada da Tozzi'yi oyundan atarak Brezilya'yı 9 kişi bırakıyordu. 88. dakikada Kocsis bir gol daha atarak skoru 4-2 ye getiriyor ve bu olaylı maçı Macaristan kazanıyordu.





