Maç biter bitmez ilk vardığım kanı iki takımın da devre arası hazırlıklarını tamamlayamadığı oldu. İki takım da ligin ilk yarısındaki oyunlarına çok yakın görünümdelerdi. Aslında bu durum hazırlıkların iyi yapıldığı şeklinde de yorumlanabilir devre arası tatilinin üstüne ama bence değil. Zira Fenerbahçe'nin de Trabzonspor'un da mevcut sıkıntıları sürüyor. Fenerbahçe'nin sıkıntısı daha çok kadroyla alakalıydı belki ama takım olarak hala birbiriyle bağ kuramayan oyuncuların varlığı göze çarptı. Birlikte 20 maçtan fazla oynamış Alex ve Güiza'nın henüz birbirlerine alışamamaları ve birbirlerini anlayamamaları bunun örneklerinden. Selçuk'un da olumlu futboluna rağmen kazandığı toplarda yaptığı pas seçimlerinde durumla ilgili hataları vardı. Trabzonspor'a bakınca ise hangi kanattan oynamak istiyorlarsa o kanada Yattara'yı yolladılar. Hal böyle olunca da çoğunlukla göbekten gelmeyi denediler. Ayrıca forvet hattının bencilliğinden fayda sağlayan da Fenerbahçe oldu. Umut'la Gökhan topla buluştuklarında çoğunlukla çevresindekileri unutan bir ikili. Maçın ilk yarısında Fenerbahçe'nin gol yememesinde bu durumun payı büyük bana göre.
Maç esnasında çokça sıkıldım, yeterince de keyif alamadım. Ama staddan çıkıp eve dönerken hatırladığım pozisyonlar itibariyle maçı düşündüğümde o kadar sıkıcı bir maç olmaması gerektiğini düşündüm. Zaten eve gelip maçın özetini seyrettiğimde farkettim ki tarafsız bir gözle seyredildiğinde keyif alınabilecek bir maç olmuş. Maç esnası endişelerin zaman zaman heyecanı söndürdüğü olabiliyor demek ki.
Sahada önemli iş yapan oyuncular vardı. Fenerbahçe'de Selçuk, Carlos, Gökhan, Volkan ve Edu bu oyuncuların başında geliyor. Selçuk, Carlos ve Volkan maç boyunca başarılıydılar. Koridorunda yalnız başına maç boyunca işleri idare eden Gökhan ise özellikle takdirimi kazandı. Galibiyeti getiremeseler de gözle görülür bir mağlubiyeti engelledi bu oyuncular. Edu'nun ilk yarıda çok önemli ve soğukkanlı müdahalelerine tanık oldum. İkinci yarı uzak kalede kaldığı için çok dikkat edemesem de önemli hatalar yapmadığını zannediyorum. Hücumda Deivid istekli gibi görünse de sorumluluktan kaçınan oyunculardan oldu diğerleri gibi. Alex bariz bir şekilde Güiza'yla oynamaktan rahatsız. Çünkü top kendisine geldiğinde arkasına bakmadan rakip kaleye koşarak top bekleyen bir santraforla oynamak istemiyor. Semih gibi kendisini anlayan ve aralarındaki mesafeyi belli bir seviyede tutarak hücuma çıkan bir santraforla oynamak istiyor. Hal böyle olunca Güiza kendisiyle beraber Alex'i de çukura çekiyor. Alex için sadece Deivid'le yaptığı verkaçlar çok şey ifade etmiyor çünkü. Trabzonspor'da günün en önemli oyuncularından biri Serkan Balcı oldu. Roberto Carlos'un başarılı oyununa rağmen iki devre boyunca önündeki Uğur ve Kazım'la çıkışlarını tek başına sindirdi. Özellikle ilk yarıda, en önemli özelliği önüne atılan topları seri bir şekilde kovalamak olan Uğur'u süratli savunmasıyla oynatmadı. İkinci yarıda da önce Kazım sonra Emre'ye karşı oynarken çok zorlanmadı. Bütün bunları yaparken de Yattara'nın bu kanattan çıkışlarını iyi şekilde takip etti. Trabzonspor'da Song ve Egemen de işlerini eksiksiz yaptı. Güiza'yı durdururken pek yorulduklarını zannetmiyorum. Deivid'i de kaleye fazla yaklaştırmama konusunda başarılılardı. Ayrıca önemli bir kurtarışı olmasa da Sylva Trabzonspor'un atak başlangıçlarında etkiliydi. Topu oyuna sokma konusunda seminer verecek kadar kabiliyetli kendisi. Her ne kadar bencil oyunları sıkıntı yaratmış olsa da sanırım Umut ve Gökhan ligin en kolay pozisyona giren forvet ikililerinden. Ofsayta yakalanmadan bu kadar pozisyona girebilmek iştir çünkü.
Beraberlik Trabzonspor için fena sonuç olmadı. Fenerbahçe için ise her ne kadar istenmese de şükredilmeli, çünkü bugün çok daha kötüsü olabilirdi. Her zaman için Volkan'ın böyle gününde olmasını bekleyemezsiniz. Hakemle ilgili maç esnasında klasik tribün şikayetleri olsa da önemli sıkıntılar olduğunu zannetmiyorum. Hatta belki de ilk kez penaltı pozisyonu, hatta tartışmalı pozisyonu olmayan bir derbi seyrettim. Bu da Bünyamin Gezer'in şansı diyelim.
Son olarak söylemek istediğim, Fenerbahçe eğer şampiyonluğa ortak olma niyetindeyse, takımda kimsenin vazgeçilmez olmaması gerek. Bugün 80 dakika sahada kalabilen Güiza'nın ısrarla kendisini bulmasını bekleyemeyiz. Sakatlıktan yeni çıkmış Semih'in durumunu tam olarak bilmesek de onun sabrına da fazla yaslanmamak gerek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder