17 Ağustos 2009 Pazartesi

Fenerbahçe 3 Sivasspor 0


Geçtiğimiz hafta içi bir arkadaşım arayıp bana Sivasspor maçının ilk yarısını Fenerbahçe'nin önde bitirme ihtimalini sordu, iddaa oynayacaktı muhtemelen. Net bir cevap veremesem de Fenerbahçe'nin önceki Daum döneminde maçlarının çoğunda ilk yarıyı önde bitiremediğini hatırlattım. Bu akşamki maçta skorun son 20 dakikada gelmesi de bir çeşit Daum karakteristiğiydi.

Maçın 2. dakikasında 2 korner 1 serbest vuruş kazanmamızla gecenin mutlu biteceğinin sinyallerini aldım. Ama Alex'in sakatlığı ve yerine giren Deivid'in Güiza'ya uzak oyunu işleyişi biraz bozdu. Orta sahada fazlaca rakibi yoran pas yapmamıza rağmen doğrudan kaleye gidemedi Fenerbahçe. Hal böyle olunca iş kanatlara kaldı. Sol kanatta Carlos'un sakatlık sonrası performansı vasatı fazla aşamayınca, Andre Santos oyunun hem hücum yönüyle hem de Carlos yönüyle ilgilenmek durumunda kaldı. Maç esnasında Carlos'un sıkça Santos'u defansa desteğe çağırdığına tanık olduk. Bu nedenle Andre Santos sol kanatta çok etkili görünmedi. Ama attığı golü uzun zaman hatırlayacağımı söyleyebilirim. Bana Anelka'yı anımsattı... Sağ kanatta ise günün en etkili 2 oyuncusundan biri olan Gökhan Gönül bölgesini ziyadesiyle doldurdu fakat ceza sahası içinde yaptığı ortaları karşılayacak bir forvet bulamadı. Kazım ise -Daum'un isteğiyle olduğunu zannettiğim- dip çizgiden uzakta, içeri kat eden bir tarzda oynadı. Bu seçimleriyle Gökhan'ın oyununu da olumlu yönde etkiledi. Zira geçen sezondan hatırladığım kadarıyla Gökhan, koridorunun kapanmasından pek memnun olmayan bir oyuncuydu. Bu sebepten önünde içeri kat eden Deivid'le beraber oynarken çok daha rahat oynuyordu. Günün diğer önemli iş yapan oyuncusu ise Emre oldu. Alex'in oyundan çıkmasından sonra orta saha organizasyonlarını başlatan isim Emre'ydi çoğunlukla. Top dağıtırken yaptığı seçimler ve aldığı insiyatifler olası puan kaybını önledi. Zannediyorum Rambo da bu sebebe dayanarak seçti sarılacağı adamı. Önder ve Bilica ikilisi birlikte son maçlarından birine çıktıklarından haberdarlardı. Durumu değiştirebilecek güveni bugün de sağlayamadılar. Gökhan'ın kademe müdahaleleri tandemin hatalarını iyi gizlemiş televizyondan izlediğim kadarıyla. Sivasspor'un golü düşünmeden oynamasına rağmen yapılan 1-2 kritik hata vardı. Bunlar bile Lugano'nun dönüşüne şükretme nedenidir. Cristian da defansın önünde iyi bir toplayıcıydı bugün. Topladıklarını da oyun kurması için yanındakine vererek zaman kaybetmek istemedi ve bu işi fena sayılmayacak düzeyde üstlendi. Zaman geçirmek istememesi ise henüz 3. dakikadan itibaren Petkovic'in oyunu duraklatarak 90 dakikayı eritme çabasından olsa gerek. Rakip kaleciden Volkan'a geçecek olursak, çok fazla tehlikeyle karşılaşmamasına rağmen 2 önemli kurtarışını anımsıyorum. Sivasspor ise az önce söylediğim gibi gol atmaktan ziyade yememeyi denedi. Halbuki Fenerbahçe'nin bugünkü defans yapısı yoklanmaya değerdi. Enteresan geldi bana bu kapalı ve oynatmamaya yönelik oyunları.

Yazıya bir telefon konuşmasıyla başladık, başka bir telefon konuşmasıyla bitirelim. Maçtan önce Bursa'dan Selçuk adında bir arkadaşım aradı ve maçla ilgili olarak Andre Santos ve Kazım'ın gol atacağını hissettiğini söyledi. Tebrik ve selam ediyorum...

1 yorum:

burak dedi ki...

Kazım galiba ergenlik dönemini atlattı, bu iyiye işaret.

Dos Santos'u hala beğenmiyorum. Gerçi Corinthias'da da Brezilya milli takımında'da bekte oynuyordu belki de açık'a alışması için biraz zamana ihtiyacı var ama gol haricinde hep yürürken gördüm. Rahatsız edici, iki Alex kaldıramaz bu takım.

Deivid sizce de kredisini bitirmedi mi artık?

Alex'siz Guiza ortasahayı rahatlatır. Alex'siz ama Mehmet Topuz'lu Fener her iki tarafı da rahatlatır. (bununla ilgili bir yazı toparlıyorum, bloguma koyacağım inşalla)

Baroni dediğin gibi iyi topluyor biraz daha gayret etse, olacak bu iş.