23 Kasım 2010 Salı

Fenerbahçe 5 - 2 Bucaspor


Fenerbahçe'nin hızlı başlamış gözüktüğü ama aslında Bucaspor'un amatör defansının yediği gollerle farkın bir anda 3'e çıktığını söyleyebiliriz. İlk 23 dakika'da Fenerbahçe'nin 4 pozisyonu, 3 golü var. Atılan 3 gol de Gökhan Gönül'ün taşıdı toplarla sağ kanattan geldi. Atılan ilk golde defansif orta saha kademeye girip Alex'i kapatmıyor. Kaldı ki vuruş anında ceza sahası içinde 6 Fenerbahçe'li futbolcu var. Bu pozisyonda Cristian'ın hakkını da verelim. Golde yaptığı ceza sahası içine koşuyu daha çok yapması gerektiğini sık sık yazıyoruz. İkinci golde kaleci topu gerektirdiği gibi uzaklaştıramadı, yumrukladığı top Niang'ın önünde kaldı. Burada da Niang'ın hakkını verelim. Alex'e oldukça basit gözüken ama güzel bir pas attı. Alex de basit gözüken ama bir çok futbolcuya göre zor olan bir topu kontrol edip golü attı. 3. gol bu ligin bile standardının çok altında. Üç Bucaspor'lu defans oyuncusu yapılan ortaya yalandan da olsa zıplamıyor bile. Onu da geçtim bari Alex'i bozun. Böyle bir hava topunda Alex rahat rahat kafayı vuruyorsa bunun suçlusu futbolcudan başkası değildir.

Bucaspor gol atana kadar Fenerbahçe'nin kayda değer başka pozisyonu yok. Aykut Kocaman da iyi oyunu dengeli bir biçimde 90 dakika sahaya yansıtılamadığını sık sık belirtiyor. Yani bundan sadece bizler rahatsız değiliz. Golden sonra biraz hareketlendi takım, pozisyon buldu ama rakibe de durumu 3-2 ye getirtebilecek pozisyonları verdi.

Takımın en çok aksayan bölgesi şüphesiz sol kanat. Andre Santos haftalardır yedek soyunmasına rağmen sanki hiç rahatsız değil. Bir pozisyonda Andre Santos rakibe 3 kez vurma imkanı tanıdı. Bunun da hiç bir açıklaması yok benim gözümde. Genel düşüncenin aksine Andre Santos'u severim, takımda kalmasını isterim ama en büyük Andre Santos hayranı bile şu halini kimseye izah edemez. Bunun yanında Stoch'un da defansa olan yardımı Topuz kadar olmadığını da belirtelim.

Alex hakkında fikirlerim sabittir. Yıllardır da sabit. Alex çok çok iyi bir oyuncu fakat bu sezon sonunda kendisiyle vedalaşmamız gerekiyor. Bu düşüncem Alex'in yaşından çok, takımın kabuk değiştirmeye ihtiyacı olması. Alex Brezilya liginde en az 4 yıl, belki daha fazla forma giyebilir. Fenerbahçe'de de sakatlık geçirmez ise en az 1 sene daha rahat oynar. Ama dediğim gibi bu takım artık kılık değiştiriyor. Temelleri daha uzun süre bu takıma hizmet edebilecek futbolcular üzerine inşaa etmemiz gerekli.

Semih'in en iyi yaptığı şey 2'ye 1 oynamak. Alex de zaten zamanında Semih'e bu yüzden çok arka çıkıyordu. Yıllar içinde Semih'in geliştirdiği çok fazla özelliği olduğu kadar, geliştiremediği de bir çok özelliği var. Hiç bir zaman içerde veya dışarıda Fenerbahçe'nin as golcüsü olacak kıvama gelemedi. Güçlü takımlara karşı çok zorlanıyor lakin güçsüz takımlara karşı da çok rahat bir futbol sergiliyor. Aslında tam takımın sıkıntıya girdiği anlarda oyuna sürülecek, santraforu 2'leyecek bir oyuncu. Malesef daha fazlası değil.

Her hafta maç yazısı yazmamıza gerek olmadığından ara ara maç yazısı yazıyoruz. Takımın devalılık ve defans zaafiyet var. Sene başından beri var. Bugün deplasmanda zorlu bir rakiple oynasaydık Niang faktörü ile galip gelebilirdik ama kolay kazanamazdık. Elbette ilerleme var ama bu ilerleme ilkokulda maç önceleri adam alırken yaptığımız adımlaşma mesefesi kadar kısa. Kim ne derse desin bu ülkede futbolla ilgilenenlerin çok büyük bir kısmı teknik direktöre en fazla 5-6 ay inanıyor. Aykut Kocaman'ın eksikleri olabilir, şu an belki çok kötü de bir teknik direktör olabilir ama hocaya inanmak, gerçekten destek vermek şarttır. Futbolcu da safını buna göre alır ve davranışları farkındalık gösterir. Hiçbir zaman Galatasaraylı futbolcuların Rijkaard'ı sabote ettiğini düşünmedim ama hocaya inanmadıkları bir gerçekti. Eğer futbolcuların inancına rağmen takım başarısızsa gerçekten de başarısızsınızdır.

Bu arada 3000. gol en çok Alex'e yakışırdı. Tebrikler kaptan.

Hiç yorum yok: