29 Kasım 2009 Pazar

Taraftara Armağan Olsun


Bugün Fenerbahçe için bir şey yapılacak deseler, Güiza gönderilsin derim hiç düşünmeden. Nedeni ise bugünkü oyunu falan değil. Zira Semih'ten daha yetersiz değildi bu akşam. Sorun şudur ki bu adamın sürekli bir yerlere monte etmeye çalışmak Fenerbahçe'nin başına büyük işler açıyor. Fenerbahçe'ye geliş maliyeti ve 'İspanya gol kralı' etiketi -nedense- en kötü olduğu dönemde bile kendisini ilk tercih yapıyor arkasında bekleyenin kalitesine bakılmadan.

Kazım'ın yokluğunda bu akşam da benzeri bir sıkıntıyı yaşadı Fenerbahçe. Forvet seçimi yapılacakken tek başına Semih tercih edilmedi, tek başına Güiza'nın edilemeyeceği gibi. İkisini beraber sahaya sürdü Daum. Geldiği ilk dönemden beri Alex'in önünde 2 santraforla oynadığı maçlardan verim alamadığını anımsayamadı belki. (Aramaya üşenmeyenler Alex, Anelka, Nobre üçlüsüyle başlanan maçlara bir göz atsın.) Hal böyle olunca kanatsız futbolun şansını zorladı Daum. Şansını zorladı, çünkü Carlos ve Gökhan gibi rakip yarı sahada mesai harcayan beklerle oynarken savunmada kademe sıkıntısı yaşayacağı aşikardı takımın. Takım hücuma kalktığında Selçuk defansa takviye için geride kalınca zaman zaman ister istemez 3-5-2 dizilişinde izledik Fenerbahçe'yi.

İlk yarıda işler kötü gidince, Daum'dan devre arası değişikliği geldi. Fakat bu noktada 2 hatasıyla yüzleşti. Birincisi maça mevcut 2 santraforuyla başlayarak oyun içi B planını ilk dakikadan harcamış oldu. İkincisi ise gole ihtiyacı olan dakikalarda Semih-Güiza ikilisinden birine kıyamadı. Belki sistemdeki sorunun farkına varmıştı ama ilerleyen dakikalarda ihtiyaç duyabileceği silahlarından birini erkenden harcamamak adına risk oranı yüksek bir kumar denedi, tutmaması ise sürpriz olmadı.

Bu sebeplerden ötürü öncelikli olarak futbolculara kızamıyorum ben. Volkan'ın 1. dakikada yediği Akıllı TV'lik golün dışında çok eleştireceğim bir yönü yok. Konstantre değildi belki ama maçın bu duruma gelmesinin sorumlusu da değildi. Carlos ve Gökhan muhtemelen çok göze battı. Koridorda arkalarını toplayacak bir yardımcıları yoktu fakat. Kasımpaşa'nın ikinci golünde hem soldan alıp giden Cenk'i hem pası veren oyuncuyu kontrol etmeye çalışan Gökhan'a da aynı sıkıntıları diğer kanatta yaşayan Carlos'a da kızmaya gerek yok bu akşam için...

* * *

Tabi takımdaki isteksiz hal ayrı konu. Gelen mağlubiyetin tek nedeni sistem değil. Gün boyunca beklediğim maçın havasına ekran başında ben girememişken futbolcuların isteksizliğini ve futboldan uzak hallerini fark etmem de zaman aldı. FB TV'de idman izler gibiydi ilk dakikalar. Bu atmosferi bizlere sağlayanlar ise televizyon başında küfürlerini eksik etmemişlerdir takımdan. "Nerde sizin ruhunuz?" diye söylenmeyi de eksik etmemişlerdir. Tabi bunu söylerken televizyona yabancı madde fırlatmayacak kadar kendini bilir haldedirler. Bu cezaların bu suçu işleyenleri ıslah edeceğini bilsem 5 maç daha ceza verilsin derim ya, olacağı yok...

* * *

Başta bahsettiğim Güiza sorunu bundan ibaret aslında. Kendisi her halükarda değerlendirmek zorunda olduğumuz bir adam değil, vazgeçilmez hiç değil. Mevcut durumu ele alındığında yedekte oturmasını kimsenin dert etmediği Güiza'yı ben de dert etmem. Fakat teknik direktöründen yönetimine kadar oynatılması gerektiği düşünülen bir Güiza benim canımı sıkar... Son olarak Kasımpaşa'nın da hakkını vermek lazım. Fenerbahçe'nin sistemi ve maçın atmosferi değildi akşamın tek kahramanı. Kasımpaşa bu akşam muhtemelen sezonun en yüksek pas yüzdesiyle oynamıştır. 35'lik Cenk İşler ise hala iyi...

Hiç yorum yok: