13 Mayıs 2012 Pazar

Mantık, duygu, umut


TT Arena'da oynanan 3 maçta Galatasaray'ı 2 kere mağlup eden Aykut Kocaman, Şükrü Saracoğlu'ndaki 3 maçta da galip gelmeyi başaramadı.

Son 10 küsür yılda genellikle coşkuyla oynayan ve çoğunluğu evire çevire zaferlerle donatılan Galatasaray'a karşı olan galibiyetler serisine ara verilmeye devam ediyor. Normal sezonda oynanan maç da gösterdi ki Fenerbahçe'nin geçen yılki takım savunmasından eser yok. Dolayısıyla olgunlaşamayan kontra ataklarla da gömülmek zorunda kalan sarı lacivertliler geçmiş yıllara oranla daha teknik ayaklara sahip olan Galatasaray'a karşı dün düşük bir tempoda oynamayı tercih etti. Kademe kademe tempo arttırılacak, son yarım saatte de seyirciyi de arkasına alan Fenerbahçe oyuna sonradan girmesi muhtemel Alex, Bienvenu, Topuz, Caner gibi isimlerinin de katılımıyla kaleye abluka altına alacaktı. Lakin Dia tüm stratejiye turp sıktı!

Mesele de burada patlak veriyor işte. Sonuçta bir şampiyonluk maçı ve acaba bu şampiyonluk maçında strateji hatası yapıldı mı? Fenerbahçe diğer yıllar gibi coşkuyla oynamalı mıydı? Öne geçseydi bunu maçın sonuna kadar koruyabilir miydi? Aynı maçı tekrar imkânı olmadığı için pek tabi ki bu soruların da cevabı yok. Belki şuna cevap bulabiliriz: Aykut Kocaman gelecek adına umut verdi mi?

İnönü'deki Beşiktaş maçında da Aykut Kocaman maç içerisinde oyuncularına sürekli sakin olun, ayağa oynayın, gelişi güzel uzun top atmayın talimatı verdi. Daum ve Zico döneminde benzer şekilde oynayan Fenerbahçe yetenekli ayaklarını çokluğu sebebiyle genellikle sonuca gitti. Daum Avrupa Kupaları'nda başarısız oldu çünkü hızlı oynadı, kendisine denk veya daha iyi takımlar yüksek tempoda sarı lacivertlileri yere serdi. Zico Avrupa Kupaları'nda başarılıydı çünkü düşük tempoda oynuyordu, yetenekli ayaklarla sonuca gidebiliyordu ama ligde de yeterince hızlı oynatamadığı için sahaya zaten 1 puanla çıkmış rakibinin etten duvarını kimi zaman da aşamıyordu.

Aykut Kocaman'ı daha Avrupa Kupaları'nda izleyemedik (ilk senesini hariç tutuyorum çünkü kısa zamanda takıma mantalite uygulanamaz ve dolayısıyla Aykut Kocaman takımı izlemiyorduk). Bu sezonun da açıkçası saha içini konuşamadık, çünkü maçların büyük çoğunluğu duygusal açıdan oynandı. Lakin bazı maçlardan bazı ip uçları kapabildik. Yönetimin, özellikle de başkan Aziz Yıldırım'ın da desteğini arkasına alan Aykut Kocaman ve teknik ekibinin yapılacak transferlerle birlikte gelecek sene neler ortaya koyabileceğini merakla bekliyorum.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

bence stateji doğruydu çünkü gs dan gol yemek işin bitmesi anlamına geliyordu bu maç 1-0 kazanılması gereken bir maçtı ,eldeki oyuncu grubu buna elveriyor maçı tutmak son yarım saatte gs yi paniğe sürüklemek ve gs nin tamamen korumaya yönelmesi ve alex bienvenü semih ile golü bulma fikri doğruydu ama aykut hoca mehmet i dia nın yerine almak konusunda geç kaldı , açıkcası ben dia nın sarı kartındaydı aklım çünkü dia güvenilir bi oyuncu değil 70 dakika neyi bekledi anlayamadım bence alex bienvenu m.topuz değişikliği 60 larda başlamalıydı , çok geç kaldı .