Babası formalı, kaşkollu kimse gelmesin dedi, futbol ailesi
içindeki kimsenin taziyesini kabul etmedi. Tribünlerde 7’den 70’e,
sarı-kırmızısından sarı-lacivertine kadar milyonların sevgisini
kazanan Gökhan Gönül, “Değerli ailesinin gösterdiği hassasiyete saygımdan
dolayı, kendilerine taziye ziyaretinde bulunamadım” diyor ancak twitter
üzerinden üzüntüsünü dile getirebiliyor. Peki siz Fenerbahçeli Burak’ı Galatasaraylı
Yusuf mu öldürdü sanıyorsunuz?
7 kişi 1 kişiye laf atmışmış, o bir kişi Burak’ı bıçaklarken
onlar ne yapıyormuş, bu vahim olay tüm Galatasaraylılara mal edilemezmiş, Yusuf’u
cezaevinde Fenerbahçeli tribüncüler bekliyormuş, vesaire vesaire…
Durum hiç de göründüğü kadar bir anlık adli vak’a değil.
Durum 90’larda artmaya başlayan fanatizmin ulaştığı noktadır.
Bu rekabetin sosyal sınıfı kalmadı. Nefret, ilkokul mezunu olandan
2 üniversite bitirmiş, 3 dil öğrenmiş olana kadar
damarlarındaki son damla kana kadar bulaştı. Topu kıçıyla
kurtaran Volkan, takımlarının kaptanlığını yapmasına rağmen kavgaya tutuşan milli oyuncular Semih ve Arda, kırmızı kart
gören Sabri’ye cinsel organıyla hareket yapan Meireles, yenilmesine rağmen 50
bin kişiyi galeyana getirmek isteyerek orta saha yuvarlağında sevinenler, ‘İşte böyle her sene böyle’ şeklinde koroya katılanlar,
TV’lerde birinin arkasından ‘şerefsiz’ nidaları atanlar, milyonların
gözü önünde yıllarca birbiriyle dalga geçen kuzenler, derbi gününe 1 hafta
öncesinden ağız dalaşına başlayan yöneticiler, 2-0 mağlup olan Boca Juniorslu
taraftarların iki River Plate taraftarını öldürmesini ve ‘şimdi durum 2-2’
sözünü sempatiyle karşılayanlar, sosyal
medyada rakiplerinin mutsuzluğuyla mutluluk inşa edenler… Bu cinayete maalesef
hepinizin eli değdi.
Evet sizler belki kimseyi öldürmeyeceksiniz, kavga etmeyeceksiniz hayatınızda. Stüdyoda ışıklar kapanınca işkembeciye gideceksiniz, milli takım kampında öpüşüp poz vereceksiniz veya beraber ortak olup para kazanacaksınız. TV'dekiler reyting, sahadakiler 90 dakikanın sıcaklığı, yöneticiler takımımızın değeri diyerek bu işten paçayı kurtarmaya bakacak. Cebinizde
hiçbir zaman bıçak taşımayacaksınız belki ama sarı-kırmızı, sarı-lacivert,
siyah-beyaz forma, tişört, kaşkol takan insanları görünce suratını ekşitenleri,
nefret duyanları, elinde bıçak olsa saldıracakları, belki de en basiti
arkadaşlık kurmayacakları sizler yetiştirdiniz.
Sonuçta artık yeşilin başka şeyler ifade ettiği bir baba, anneler gününde dünyanın en kötü haberini alan bir ana kaldı.
Hepinizin annesinin anneler gününü kutlarım.