30 Haziran 2008 Pazartesi

euro 2008'in en iyi 23'ü


aslında en iyi 11 yazacaktım ama baktım ki orta sahada hak eden çok oyuncu var. en iyisi dedim yazalım 23'ü, maçına göre dizelim 11'i.


kaleciler; van der saar, buffon, casillas

defans; sergio ramos, puyol, pepe, zhirkov, chiellini, corluca, van bronckhorst

ortasaha; arda, hamit, iniesta, xavi, senna, arshavin, sneijder, podolski, david silva

forvet; torres, david villa, semih, pavlyuchenko

norveç'i norveç'te yenmek #2


bugün talento'dan mutlu haberi alınca filippo gibi nasıl sevineceğimi bilemedim. fizikten 85 almışım. bu iş son bosna maçına bakıyor. tek derste kralı gelse kalmam heralde. -ki emin olun kralı geliyor-


Turnuvanın Adamı

Turnuvada en çok adından söz ettiren futbolcu Gary Lineker oldu sanıyorum. Eskiler yad etti, yeniler tanıdı kendisini. Üstelik 10 yaşındaki çocuklar "Gary Lineker'in de dediği gibi..." diye söze başlar olmuşlar. Valla helal olsun adama. Reklamın iyisi kötüsü olmadığını bilirdik ama ileri görüşlüsü olduğunu bilmezdik...

29 Haziran 2008 Pazar

Şampiyon İspanya


bu turnuvayı hak etti ispanya. kesinlikle en iyi oynayan kazandı kupayı. keşke her kupa bu kadar adaletli sonuçlansa. en çok da bu almanlara elendiğimize yanarım. başka gözlerle izledik maçı. pür dikkat aragones'e dikkat kesildik ister istemez. löw bir şeyler değiştireyim diyor hamle yapıyor anında karşı hamle geliyor aragones'ten. 3'er 5'er dakikalık hakimiyetler kurabildi almanya. tüm oyun ispanya'nın çok koşan, inanılmaz isabetli pasla oynayan orta sahasında şekillendi. ballack ve schweinsteiger rezalet oyun çıkardılar. özellikle löw, schweinsteiger'e nasıl katlandı anlamadım. ispanya ise casillas'ından torres'ine kadar harika oynadı. ön liberolar xabi alonso, senna bile gol fırsatı yakaladı. 1-0 yine almanlar'ın futbol şansıdır. 2 ile 3 ün gelmemesi büyük süprizdi.

Köylü Kurnazı


"Semih bir kez daha gösterdi ki, Avrupa'nın en iyi jokeri..."

Welcome Home

Yıllardır beklenen oldu ve Kemal Aslan yuvaya dönüş yaptı. Her yeni sezona 'bomba gibi geri dönüş' mottosuyla başlayan Kemal sonunda oynayabileceği bir kulübe transfer olmak istediğini başkana belirtmiş. Kendisi için hayırlısı olmuş, başarılar dileriz.

Gaziantepspor başkanı İbrahim Kızıl ise transferi şu cümlelerle duyurmuş:

"Kemal’i Fenerbahçe’den kökü ile aldım. Artık Gaziantepspor’un malıdır."

tchau zico


zico geçti fenerbahçe'den bir elveda bile diyemedik bu blogdan. geldiği günden gittiği her güne kadar tartşıldı zico. ben de üşenmedim 2 sene önce ki msn iletilerimi buldum. talento ile birlikte zico yu konuşuyoruz.

***


tarih: 05.07.2006 - saat: 01:52:19

massimo: zico'yu almışız abi.

talento: abi cidden çok kötü oldum öğrenince. kötü hoca getirmesinde değilim. insan şunu düşünür, 100. yıldayız, kötü hoca getirirsin ama inceden bi kariyeri olur. abi adam 15 yıldır japonya'da. avrupa'da çalışmamış, kulüp çalıştırmamış, olmayacak şey abi.

massimo: tamamen rezalet. içine etti 100. yılın aziz yıldırım. yok istifa etmeler sonra geri gelmeler. programı sıkıştır. 15 gün içinde zico'yu getir. başka getiremezsin ki zaten. hoca mı kalır şu durumda.

talento: abi hoca olmaz olur mu. kupadan getirirsin yine. para verirsin biraz daha.

massimo: zico tutunamaz, 10 ay sonra yeni hocayı ararız biz. seneye bu zamanlar başka hocamız olur söyleyim. taraftar inanmıyor bi kere.

talento: inşallah g** oluruz ama pek mümkün değil. şampiyon yapar bi şekil ama olay o değil. en azından bizi gruptan çıkaracak, çeyrek final oynatacak biri olsaydı.

massimo: transfer konusundada ben şüpeliyim. anelkayı da satarlar buraya 3 tane dandik brezilyalı gelir. görürsün bak.

talento: tek şey söylüyorum.. inşallah bu konuşma kıyısından köşesinden bize kapak olur...

***

zico geldiği ilk gün bunları konuştuk talento ile. tabi bunlar sıcağı sıcağına yapılan, 2 sene sonra di massimo talento adlı blogda yayınlanmayı beklemeyen konuşmalar. sonuçta düşüncemizde belliydi ama. zico, talento'nun sözünü ettiği çeyrek finali o sene olmasa da 1 sene sonra yaşattı bize. benim sözünü ettiğim 3 brezilya'lı (lugano'yu da dahil edelim buna) çeyrek final başarımızda önemli imzalar atmış isimler. (-ki bunlardan biri sağ tarafta bana işaret çakıyor).
zico ile elde ettiğimiz avrupa başarılarını zico'nun tecrübesine, soğuk kanlılığına ve futbolcuları iyi motive edebilmesine bağlıyorum. zaten fenerbahçe'nin oturmuş bir oyun sistemi vardı. zico yeni bir sistem getirmedi takıma. zico, futbolcuları ile iyi anlaşan, kavga etmeyen, herkese saygılı, çok kaliteli bir insan. bu özellikleri herkesin dilinde. keşke onun kadar bende insanlara saygılı 0labilsem. zico'yu eleştirdiğim nokta eldeki mevcut imkanlardan yeterince faydalanamaması. volkan - gökhan gönül, lugano, edu, r.carlos - selçuk / deniz / maldonado, aurelio, deivid, kazım / uğur / vederson, alex - kezman / semih çemberindeki 16 oyuncu ile döndü koca sezon. bu 16 isimden 8 inin yeri her zaman garanti idi. takımda ki rekabeti arttıramadığını düşünüyorum. bunun yanında türkiye liginde tek forvet oynatması, avrupa amaçlarından önce ve sonra kaybedilen puanlar şampiyonluğu kaybettirdi. avrupa başarısı için alkışlamak gerek. avrupa'da daha iyisini heralde kimse yaptıramazdı bu takıma.

yaptıklarından ötürü teşekkür borcumuz var zico'ya. fenerbahçe'nin avrupa'da ismi son 2 yılda duyulduğu kadar 99 yılda duyulmamıştır. tüm dünyanın saygısı var zico'ya. platini geliyor, zico gidiyor, muhabbet sohbet gırla geçiyor. lobi faaliyetleri de oluşuyor tabi. uzun lafın kısası, 0brigado zico, tchau...

28 Haziran 2008 Cumartesi

Burak Yılmaz Fenerbahçe'de


Resmi açıklama yapıldı. trabzonspor daha önce vestel manisaspor ile anlaşmıştı. burak ise fenerbahçe'de oynak istediğini söyleyip trabzonspor'u reddetti. beklenen transfer şu dakikada gerçekleşmiş bulunuyor. bonservisi için verilen ücret konusunda bir açıklama yok. şu an için bilinen güneri güven'in bonservisinin verildiği ve yanına 2 tanede kiralık verileceği.

gelelim kendi burak yorumuma; yılmaz vural beşiktaş'a gönderdiğinde çok övmüştü oyuncusunu. burak, forvet arkası veya santrafor yardımcısı bir oyuncu. beşiktaş'a zaman zaman başarılı maçlar çıkardı ama genel itibariyle 1.5 senede çizdiği tablo pek iç açıcı değildi. bunda daha çok sağ açıkta oynaması da etkiliydi kanımca. manisaspor'da ise yarım sezon'da 9 gol attı. başarılı diyebiliriz. fenerbahçe'de ise burak'ın görevini üstlenen bir alex var. burak'ın ilk 11 oynaması çok zor. şu an da ilk 11 i zorlayabileceği konusunda da açıkçası bir fikrim yok. aragones'in gelmesi bazı taşları yerinden oynatacağı izlenimi uyandırdı bende. kesin yorumlar yapmak yerine bekliyorum fenerbahçe'yi. 2-3 hafta sonra bir şeyler belli olacaktır heralde.

Milli Takım Taraftarlığı


şüphesiz ki hepimiz türk olduğumuz için gurur duyarız. her yerde, sağda-solda ne kadar milliyetçi insanlar olduğumuzu söyleriz. bugün işin sadece futbol kısmıyla ilgili yazalım. euro 2008 bence türk taraftarlığı adına kötü geçti. tribün hakimiyetini her maçta rakip takıma kaptırmışız. bu önemli değil zaten. kulüp bazında çok fazla avrupa deplasmanında şahit olduk ev sahibi takımların sesini bastıran türk seyircisine. çokça eleştirdiğimiz taraftar grupları (genç fenerliler, ultraslan, çarşı,vs..) kendi stadyumlarında milli takım maçlarında organizeyi sağlayabiliyor. euro 2008 de bu tribün coşkusunu göremedik. hollanda şüphesiz ki en iyi milli takım organizayonu yapan ülke. yeri geliyor bando sokuyorlar tribüne. milli takımları için itici güç olabiliyorlar. biz ise ülke futbolunu tv de izleyebilen gurbetçilerin desteği ile sahaya çıkabiliyoruz.

Avrupa'da Transfer vol.5


Sebastian Prödl - sturm graz - werder bremen (2.500.000 euro)
Patrick Owomoyela - werder bremen - b.dortmund (2.500.000 euro)
Abdoulay Konko - genoa - sevilla (8.500.000 euro)
Romaric - le mans - sevilla (8.500.000 euro)
Grégory Coupet - o.lyon - a.madrid (1.500.000 euro)
Gomes - PSV - tottenham (12.000.000 euro)
Johan Elmander - toulouse - bolton (15.000.000 euro)
Fabrice Muamba - birmingham - bolton (6.400.000 euro)
Jean Makoun - lille - o.lyon (15.000.000 euro)
Hatem Ben Arfa - 0.lyon - marseille (12.000.000 euro)
Nordin Amrabat - vvv venlo - PSV (2.300.000 euro)
Yoan Gouffran - caen - bordeux (7.000.000 euro)
Rio Mavuba - villarreal - lille (7.000.000 euro)
John Arne Riise - liverpool - roma (5.000.000 euro)
Juan Vargas - catania - fiorentina (12.000.000 euro)
Javier Balboa - r.madrid - benfica (4.000.000 euro)
Jan Koller - nurnberg - krylya sovetov (1.200.000 euro)

elmander


liverpool son dakika golü için bu kadar mı kin tutmuş anlamadım. 6 senedir kadrosunda istikrarlı bir şekilde başarılı olan riise'yi 5 milyon euro'ya satabiliyor. on milyonlarca euro'luk transferler arasında çok dikkat çekiyor 5 milyon euro. gomes'i de sattı psv. çok iyi bir kaleci gomes. 12 milyon euro çok ama rakama takılmamak lazım. psv'nin yüksek meblağlara satabiliceği sadece afelay kaldı. sanırım onuda önümüzdeki sene satarlar. bu seneki yıldız adayı heralde amrabat. amrabat ortasahanın ofansif olarak her bölgesinde oynayabiliyor. 21 yaşında ve hollanda u21 de forma giyiyor. balboa bu sezon ligde sadece 58 dakika forma giydi. şampiyonlar liginde ise olympiakos a son 8 dakikada forma girmesine karşın gol attı. koca 1 sezon 90 dakika bile oynamayan bir oyuncuya neden 4 milyon euro verilir anlamıyorum. genç de değil yaşı 23. heralde benfica'ya bir şeyler çıtlattılar. elmander 2 sezondur toulouse'un başarısında büyük katkı sahibi. santrafor da oynayabildiği gibi kanatlarda da oynayabiliyor. euro 2008 de ki başarısı tartışılır. ibrahimoviç ve larsson'dan forvet mevkisi için formayı alamadı zaten. vargas'ın adı bir ara fenerbahçe için geçmişti. fiorentina 12 milyon euro vererek sol bekini buldu heralde. liverani'yi ve ujfalusi'yi bonservis bedelsiz kaybeden fiorentina bütçeyi fena sars bu sene. şu ana kadar tam 46 milyon euro harcamışlar.


vargas

#avrupa'da transfer vol.4

#avrupa'da transfer vol.3

#avrupa'da transfer vol.2

#avrupa'da transfer vol.1

kaynak; transfermarkt.de


27 Haziran 2008 Cuma

İyi bir kaleciyle 2010'da şampiyonuz


başklık sabah gazetesinden. işte sabah gazetesi bu kadar ucuz ve saçma başlık atabilen bir gazete. sabah bu başlığı isviçre, çek cumhuriyeti ve hırvatistan maçlarında bir çok başarılı kurtarışa imza atmış bir kaleciye yazıyor. 118 kez milli formayı giymiş, 2002 dünya kupası 3. lüğü ve 2000 avrupa şampiyonasında çeyrek final oynamış bir takımın kalecisine yazılıyor bunlar.

rüştü çok iyi bir kaleci değil. volkan'da çok iyi bir kaleci değil. çocukken maç izlemeye başladığım ilk günden itibaren hep şunu söyledi tv deki ve gazetede ki abiler, ''kanayan yaramız yan toplar''. rüştü'ün yediği golü 20 yıldır takım olarak yiyoruz. örnekler saymakla bitmez.

2010 da da volkan demirel kalede olacaktır. bundan hiç şüphem yok. umarım ki volkan'ın galatasaray ile yapılan şampiyonluk maçında nonda'ya attırdığı golün hatasını bir daha yapmasın.(aynı hatayı hırvatistan maçında yaptı). umarım ki bir daha rakibe dayılanmasın. bunların üzerine efendice gidelim.

THE END


hem talento'nun hem de benim sınavlarımız bitti. yaklaşık 1 ay önce norveç'i norveç'te yenmek başlığı altında kendi vaziyetimi açıklamıştım. kesin olan derslerden tekini verdiğim. kalan 2 dersin sonuçları açıklanmadı ama durum türkiye - hırvatistan maçının 120.dk sına benzer gelişti. eğer 2 hoca da düdüğü erken çalarsa kalıyorum. çalmamaları lazım. son atak girişimimi değerlendirip golü vermeleri gerek.

vaziyetin yukarda ki kısmı yakın arkadaşlarımı ilgilendiren kısımdı. yukarıda ki yazı ile ilgilenmeyen arkadaşlara şunu söyleyebilirim. artık daha fazla yazabileceğim.

26 Haziran 2008 Perşembe

Easy Come Easy Go

Rusya: 0-3 :İspanya
* * *

Son yarım saatine yetiştiğim maçtan büyük keyif aldım. Şu dakikadan sonra temennim kupanın artık rakibi fıtık eden değil, seyirciyi memnun eden takıma gitmesi.

türkiye : 2 - 3 : almanya


maçı bahadır'ın evinde izledim. sağolsun maç öncesi bize yemek ikramında da bulundu. yemek sonrasında salonu tribün haline gelmiş vaziyette buldum. bana sadece biramı içmek ve çerezimi yemek kaldı.

çok çok iyi başladık maça. orta sahada her topa bastık. çok iyi kısa paslar yapıyorduk orta alanda. kolay top kaybetmeyen, pas trafiği sağlam olan bir takım görüntüsü sergiledik. ayhan'ıyla, hamit'iyle, aurelio'su ile yapabiliyoruz bunları. tuncay'ı, arda'sı, topal'ı olunca da yapabiliyoruz. almanlar ise topu şişirmek zorunda kaldı. sarkan topları topal çok iyi topladı. geniş alanda da defansif etkinliğini gösterdi topal bu maçta. semih yaptığı koşularla alman defansını çok zorladı. bu koşulardan oluşan boşluklara kazım girerek pozisyon bulmaya başladık. artık milli takım için taktik yorum yapmaya da çekiniyorum maç içinde, maç öncesinde ve maç sonunda. çok garip takım olduk. ahmet çakarın dediği gibi mistik güçlere hiç inanmayan ben bile artık mistik güçlere inanmaya başladım. top direkten dönünce içime kurt düştü. biz bu değildik daha önceki maçlarda. hayırlısı dedik devam ettik. kısa bir süre sonra yine kazım'ın içeriye girmesiyle golü bulduk. sonrasında çok pis bir gol yedik. yediğimiz gol bu defans hattına göre çok masum bir goldü. daha fazlasını istemek haksızlık olur bu defans tandeminde.


ikinci yarı ise alman takımı silkenmiş olarak geldi sahaya. ama kesinlikle bizim ilk yarıda yapabildiğimiz pas trafiğini yapamadı almanya. kazım, ayhan ve uğur oyundan düşünce bocaladık bir hayli. terim değişiklikleri erken kullanmak istemedi heralde. çünkü bariz yıkıldık orta alanda. rüştü'ye güvenmediğimi hırvatistan maçında da belirttim. hatta o maçta ki performansını beğenmediğimi de belirttim. rüştü yine bir yan topta yapacağını yaptı. işte bana acıyı tattıran nokta burası. ilk yarı harikasın, ikinci yarı oyundan düşmene rağmen almanya senin kadar bile oynayamazken golü yiyorsun. hırvatistan maçında golü attık bitti. ama bu maçta bitmedi işte. erken bulduk golü. hem de bu atılan gol mistik güçlerin hediyesi değildi. buram buram sabri yeteneği kokan, buram buram semih bitirişi kokan harika bir goldü. yediğimiz 3. gol için kimseye kızamıyorum. 2 dakika defans yapmayı beceremeyen bir takımız. kademe hatası bir gol. ne diyebilirsin ki topal'lı sabri'li defansa. ben sadece helal olsun diyiyorum. sadece kazım, uğur ve ayhan'ın son 30 dakikasını eleştirebilirim. onu da eleştirmek istemiyorum bu maçta.

bundan önceki 3 maç her türlü eleştire açıktır ama bu maç alkışa değer bi maç oldu milli takımımız için. turnuvanın en güzel hareketlerini yaptık bu maçta. işte bi son son dokunuş, bi son bitiriş vardır. buralarda arda'yı aradık. arda'yı da nasıl kaybettiğimiz malum. hakem rezaleti yaşandı bu maçta. en beğendiğim oyunculardan biri olan lahm bugün maymun oldu sol bekte. yaka paça indirdiği zamanlar oldu hala rahat rahat dolandı sahada. bir sarı kartı gösterme cesareti bulamadı hakemler.


bu takım sonuçta türk milli takımıdır. turnuva öncesi kadro seçimini çok fazla eleştirmedim hocamızın. olumsuz olarak eleştirilmesini de yanlış buluyorum. bence her hoca güvendiği isimleri kadroya çağırması lazım. iyi bir turnuva oldu bizim için. dangamızı vurduk. bugün maçı ileyen herkese şu lafı dedirtmişizdir. ''almanya'ya boşuna turnuva takımı demiyorlar''

25 Haziran 2008 Çarşamba

Aragones Fenerbahçe'de


Herkesin bildiği resmen açıklandı sonunda. Fenerbahçe, Aragones ile 2 yıllık ön kontrat yaptığını bugün açıkladı. Hayırlısı olsun desem de herkes gibi ben de korkuyorum. Zico geldiğinde memnun olmamak için milyon tane neden sunuyorduk. Zico'yla kıyaslandığında negatifi gibi bir adam geldi. Zico'nun tecrübe, otorite, Avrupa deneyimi gibi nedenlerden çokça eleştirilmişliği vardır. Aragones bu yönleri tamamlıyor. Ama buna karşılık olarak Zico'nun futbolcular ve basın tarafından sevilen yönlerine de pek sahip değil gibi. Bu açıdan bakıldığında futbolcular için de endişe verici bir hoca. Herneyse şu dakikadan sonra bu tip kıyaslamaların lüzumu yok gibi. Huysuz ihtiyar mı olur yaşlı kurt mu olur kestiremiyorum ama umuyorum takımın demirbaşlarını tırpanlamaz.
* * *
2 sene önce Zico geldiğimde şu yorumu yapmıştım ve bana kapak olarak geri dönmüştü. Aynı performansı Aragones'ten bekliyorum şimdi...
* * *
Resmi site duruyusu burada.

24 Haziran 2008 Salı

Yarı Finaller Öncesi

almanya - türkiye



euro 96 da ilk katılımımızı, euro 2000 de ilk gollerimizi ve puanlarımızı almıştık. üzerine çeyrek final oynamıştık. arada kaçırdığımız euro 2004 den sonra şimdi euro 2008 de yarı final oynuyoruz. almanya karşısına 14 kişi çıkacağımız söyleniyor. söyleniyor diyorum çünkü hiç belli olmaz bi bakmışız emre belözoğlu oyuna girmiş. madem 14 kişi kadroya bi bakalım. bana göre en büyük sorun defansımızın göbeğinde. gökhan zan'ın yanında kimi oynatacağımız tartışılıyor. şahsi düşüncem hakan balta'nın görevlendirilmesi. hakan balta son maçımızda oldukça iyi performans gösterip bir çok kademeye girdi. mehmet topal'ın oynaması çok riskli olabilir. mehmet topal sağa-sola yardıma giden, top kapma peşinde olan bir oyuncu. bunu da çok iyi yapıyor. defansın göbeğinde oynaması halinde tandemi bozması çok olası. üstelik orta sahada faul yapınca faul orta sahadan kullanılıyor. burada ise ceza sahası çevresinde kullanılacak. alışkanlık olur futbolcuda. rakip geçince ayağını sokar bi yere topal. orta sahamızda ise bence çok büyük bir kaybımız yok. aurelio ve topal zaten göbekteki yerlerini alacaklardır. daha sahne almamış bir ayhan'ımız ve gökdeniz'imiz bile var. nihat'ın yokluğu ise bence çok büyük bi eksiklik değil. turnuva boyunca istediklerinin çok azını yapabildi. sistemimiz nihat'a göre değil çünkü. semih ilk tercih olacaktır. çft forvet oynarsak mevlüt düşünülecektir. mevlüt hızlı bir oyuncu. uzun boylu ağır alman defansı karşısına başarılı olabilir.

ispanya - rusya


turnuvaya ilk maçlarını beraber yaparak başladılar ve ispanya tabir-i yerindeyse hezimetle karşıladı rusya'yı. aslında rusya çok da kötü bir futbol sergilememişti. ispanyollar kontra ataklar ve rus defansının hatalarından buldular golleri. rusya'nın da önemli pozisyonları vardı. şahsen üzülmüştüm ruslara o maçta. tabi şimdi durum farklı. ruslar o günkü rusya olmadıklarını gösterdiler bize. italya karşısında son derece dingin bir oyun oynadı ispanya. pozisyon vermeme amacındaydı. çünkü golü yedikleri anda atamayacaklarını biliyorlar. aynı düşünceler bu maç içinde geçerli olabilir. aslında ispanya bu sefer gol yediği anda atabilir ama aynı zamanda daha fazlasını kontradan yiyebilir. arshavin, zhirkov ve pavlyuchenko hücümda çok etkili isimler. özellikle arshavin ve zhirkov teknik kapasitelerinin yanı sıra, iyi bir hıza ve sağlam bir fiziğe sahip oyuncular. kolay kolay yıkılmıyorlar. faul kazanmasını iyi beceren isimler. çok zevkli bir mücadele olacağını düşünüyorum. hiddink rusya'da olunca favorim rusya olur benim.

23 Haziran 2008 Pazartesi

Bay Corleone


lütfen bay corleone sadece 1 gol

umut sarıkaya #7


İspanya Yarı Finalde



Buffon maç esnasında daha çok yoruldu, Casillas enerjisini penaltılarda kullandı...

İtalya'dan Veda Busesi

İspanya: 4 - 2 :İtalya

22 Haziran 2008 Pazar

roman pavlyuchenko


uzun oynuyorsun kafaya çıkıp alıyor. yerden oynuyorsun ayağını uzatıp alıyor. kanatlara kaçıyor, aldığı topları ceza sahasına sürüyor. fiziği de kuvvetli. şahsen çok beğendim. zaten takıntısı olmuş fenerbahçe'nin pivot santrafor isteği. andersson ve hooijdonk büyük izler bıraktı şükrü saraçoğlunda. pavlyuchenko da büyük işler yapar fenerbahçe'de. şimdiden adını yazmayı bile öğrendim. tabi önce rus kulübünü ikna etmek gerekli. tahminimce faxı çektiğinizde size şöyle bir cevap gelebilir. ''açtık kesenin ağzını gökdenize 7, hasan kabze'ye 2, caner'e 4 milyon euroları saydık. sizde açın kesenin ağzını da görelim'' . aziz yıldırım kezman sevdasını sonlandırırsa takas süper olur.

2007 yılında rus liginde 22 maçta 14 golü var. 2008 yılında henüz 8 maç oynadı kendi liginde ve 4 golü var. geçtiğimiz sezonu uefa kupasında 6 maçta 5 golle kapattı. hali hazırda rus milli takımıyla 4 maçta 3 gol atmış bulunuyor.

hollanda : 1 - 3 : rusya


demek ki son yılların hollanda'sı değişmemiş. grup maçları harika, ilerleyen turlar hüsran. öve öve bitiremedik hollanda'yı. arshavin çıktı sahneye ''noluyo lan'' dedi bizlere. koskoca uzatma dakikasını yürüyerek bitirdi hollanda. afelay'dan medet ummaya başlamışlar. çok ümitliydim hollanda'dan. sonuçta bu hollanda'yı da küçük hollanda yaratma peşinde olan guus hiddink yeniyor. adamın elinde sihirli değnek var. yönettiği takım çağ atlıyor. 2002 yılında güney kore'ye çağ atlattı. sonra psv de harika işler yaptı. avustralya'ya gitti 2 maçta dünya kupasına soktu. ordan rusya'ya geçip yarı finale taşıdı. tekrardan uğrarmı acaba fenerbahçe'ye. gerçi anlatanlar pek iyi anmıyor ama.

21 Haziran 2008 Cumartesi

adidas; samoa


bir daha puma alanı taksim'in orta yerinde sürüklesinler. kalitesiz ayakkabı pumalar. burnu, kıçı, başı açılıyor hemen. yeni ayakkabım samoa. adidas dayanıklılık açısından çok iyi bence. daha önceki super star larımı tam 2 sene kesintisiz giydim yağmurda, çamurda. samoa yı tercih sebebim tabanının biraz daha yüksek olması. boyum kısa olduğunu sanmayın sakın. son günlerde biraz zayıfladım ve pantalonlarım düşmeye başladı. paçaları yerlerde sürüklenen o kadar çok pantalonum var ki. ayrıca ayakkabıda ki şu buruna bakarmısınız. halı sahaya çıkıp top tepikleyesim var.

hırvat tribün











türkiye : 1 - 1 : hırvatistan



semih'in attığı golden sonra ayağımı nereye vurdum bilmiyorum ama sağ topuğumun sol topuğumdan daha büyük gözüktüğü kesin. türkiye'nin euro 2008 de oynadığı futbola yorum yapamıyorum. benim futbol manteletimle uyuşmuyor bu takım. 4-4-2, 4-5-1, 4-3-3 yalan bizim takım için. bizim sistemimiz türkiye'nin türkiye gibi oynaması. türkiye, türkiye gibi oynayınca yenemeyeceğimiz bir takım yok gibi.



takımlar sahaya dizildi. ilk 10 dakikaya bir baktım çok garip şeyler oluyor. mehmet topal'ın yanında tuncay oynuyor. bu nasıl bir mantelitedir yahu. tuncay gibi savruk, geniş alan ve karambol seven bir topçu nasıl oluyorda orta sahanın göbeğinde dinginlik ve en az hata gerektiren bir pozisyonda oynayabiliyor. ama oynuyor işte. çatır çatır top oynadı. hamit bu sefer orta sahada başladı. sonunda tüm türk futbol severlerin dileği oldu. çok iyi maç çıkardı. hatta ilk 3 maçtaki eksikliğimizi sadece hamit'i orta sahaya çekerek büyük bir oranda giderebileceğimizi gördük. bu sefer sabri ile sağda sıkıntı yaşadık. tabi bunda kazım'ın da oyunda olması etkiliydi. kazım beklediğimin aksine kötü bir maç çıkardı. hakan balta ise beklentilerimin çok üstüne çıktı. 2-3 ker hayati kademelere girdi. hücumda da diğer maçlara oranla daha etkili görünmeye çalıştı. biliç ise arda'yı çözmlemiş. adım attırmadılar. soldan sağa geçti olmadı. tekrar sola geçti olmadı. sağa gelip maçı tamamladı olmadı. elinden geleni yaptığını söyleyebilirim. sonuçta sağlam bir defans ekibine karşı oynuyordu. zaten hücumda da çok etkili olamadık. uğur boral da geniş alan seven bir oyuncu. sevilla maçında birebirde dani alves'i maymun etti ama takım defansını aşamadı bu sefer. muhtemelen euro 2008'i kapattı. bundan sonra ayhan seçeneğini düşünebilir fatih terim. mehmet topal takımın en çalışkan ismi idi bu maçta. göbekteki açıkları çok iyi kapatmayı bildi. bir de füzesi var ki akıllara zarar. semih'in oyuna girmesi ne kadar doğru ise topal'ın çıkması o kadar yanlıştı. zaten son 15 dakikayı zor atlattık. uzatmalarda ise sahnede tuncay vardı. bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle orta sahayı ayakta tuttu. ayakta tutmakla kalmadı takımın önde basmasına yardımcı oldu. fatih terim'in yaptığı bence dahilik değil, günümüz futbolunun cinayettir. nihat için olumlu şeyler söyleyemeyeceğim. olumsuz şeylerde söylemek istemiyorum. çünkü bir kez daha gösterdi ki tek santrafor adamı değil nihat. ısrarla oynatıyor fatih terim. gerekçesi ise her an her şeyi yapabilir. her an her şeyi yapabildiğini sadece çek cumhuriyeti ile oynanan maçta gördük oysa ki. semih ise he zamanki gibi görevini yaptı. semih için başka ne diyebiliriz ki. sadece semih yapabiliyor bu işleri. rüştü acayip hantallaşmış. oliç kafayla rüştü'nün üzerinden aşırtıyor rüştü orada kalıyor. top emre'den sekiyor, oliç tekrar kafayı vuruyor, top 6 pasa düşüyor rüştü hala aynı yerde. golde yaptığı hata heralde komşularımı son derece rahatsız etmiştir. heralde hayatımda bu kadar komplike küfürleri avazım çıktığı kadar hiç bağırmamışımdır.



yazımı sleven biliç için ile bitirmek istiyorum. yeni çağın teknik direktörler tarzını ilk yansıtan kişi. ergen liseliler gibi maç izliyor saha kenarında. gol kaçtığında yerlere yatıyor, gol atıldığında altta kalanın canı çıksına katkıda bulunuyor. bu heyecanı maç içinde oldukça etkili oluyor. golü attığımız dakikada hırvatları mağlup eden biliç'tir. gökdeniz 119.dakika da arkadaşlarını yerden kaldırıp maçın bitmediğini hatırlatırken, biliç 122.dakikada yere yığılıp kaldı. en sakin olması ve oyuncularına en destek olması gereken dakikada telaşıyla, isyanıyla mağlup oldu.



şimdi almanlarla oynayacağız. maç bitmeden maçı bırakmayan 2 ekibin mücadelesi olacak. lineker'in dediği gibi almanlar mı kazanır yoksa yeni almanya yolunda ki türkiye mi kazanır bilemeyeceğim. sadece ''türkiye, türkiye gibi oynarsa'' kazanabiliriz demek istiyorum.

Türk Gücü!

"Türkleri öldürebilirsiniz, ancak asla yenemezsiniz!"

euro 2008 in futbol tanımlaması


futbol çok basit bir oyundur. 22 kişinin kişinin 90 dakika boyunca mücadele ettiği ve sonunda türklerin kazandığı bir oyundur.

Bkz: Gol


"Adım Semih değil de Smith olsaydı Premier League'de oynuyor olurdum."

Semih Şentürk

16 Haziran 2008 Pazartesi

TÜRKİYE : 3 -2 : Çek Cumhuriyeti



nasıl yazılır, nasıl çizilir bilmiyorum. top bir kez daha yuvarlak olduğunu hatırlattı bizlere. türkiye'yi futbolun ilahları taşıdı çeyrek finale. futbolun ilahları 4 yıl önceki hatayı yapmıyorlar. anti futbola tolerans yok bu şampiyonada. avrupanın en prestijli takımlarından biri olan çek cumhuriyeti bile elinde olmayan tek futbolcusu (rosicky) nedeniyle anti futbolun çamuruna gömülmüş. bence futbol, topu koller'e şişirmek kadar kolay olmamalı. hele hele bunu engelleyemeyecek kadar hiç kolay olmamalı.




koskoca bir ilk yarı çek savunması ve koller arasında geçti. bunda malesef bizim de defans zaafımızın etkisi var. servet bu sene çok başarılı idi. avrupa şampiyonasında da oynadığı mücadeleci futboluyla alkış aldı bizlerden. fakat dün gece koller'le boğuşamadı. her uzun top koller'in kafasından çevreye dağıldı. tabi ki hem fizikli hem uzun boylu koller'den kafa topu alamadığı için kızmıyorum. kızdığım nokta rahat vurdurması. koller her topa kafa vurabilir. bu da çok normaldir ama rakibi bozman lazım. isviçre maçında ilk yarı tüm hava toplarını senderos rahatlıkla karşıladı. ikinci yarı semih oyuna girince senderos yine vurdu kafa toplarını ama ilk yarıdaki gibi rahat vuramadı. bu sayede düşen topları m.aurelio ve m.topal ile toplama şansımız oldu. bu maçta koller'den seken topları toplamamız gerekirdi ama toplayamadık. dolayısıyla oyun kuramadık.




ikinci yarıda ki değişiklikle ümidim daha da kırıldı. semih çıktı ve yerine orta sahaya sabri alındı. bu değişiklik bana pek yabancı gelmedi. sanki ilk maçtada buna benzer bir şey yapmıştık. oyunun kırılma noktası ise fatih terim'in çileden çıkma anı oldu bana göre. dakikalar 70'i gösteriyordu heralde. sabri hatalı bir pas verdi ve çekler kontraya çıktı. topu kolay karşıladık ve top taça çıktı. kamera yakın planda fatih terim'i gösterdi. terim sinirli bir şekilde ''hamit'e kal orda kal'' dedi. (hamit o arada yarı sahayı geçmişti) sonra sabri'ye bağırdı ve sabri'yi sağ beke çekti. golden sonra kazım'ı da sağa yerleştirip herkesin merakla beklediği hamit'li orta sahaya döndük. akabinde hamit 3 asist yaparak kaliteyi ortaya koydu. baskı kurduğumuz dakikalarda ise semih'i aradık. nihat yaratıcılığını 3. golü attığımız zamanda gösterebildi. onun dışında kalabalık arasında kayboldu. arda'ya ise söyleyecek söz yok. arda arsene wenger'in elinde olması lazım. şu an çok iyi ama daha iyi olabilir. tuncay bildiğimiz savruk görüntüsünde. ne yapar ne eder hiç belli değil. bekliyoruz her daim 90 dk sabır ile.




yine son sözü volkan'a ayrıyorum. volkan'ı çok beğenmediğimi daha önce söylemiştim. volkan çok iyi bir kaleci fakar bir o kadar da artist ruhlu bir adam. önce lincoln'ü ali sami yen'de tekme tokat kovaladı şimdi de cenevre'de koller'e saldırdı. koller en fazla annesine küfür etmiştir. volkan hayatında küfür yememiş midir? küfür yediği her adamı dövmeye mi kalk mıştır? küfür yersen sende küfür edersin iki itiş kakıştan sonra sarı ile ayrır hakem sizleri. ama işte fit kesim forma, goril gibi bir vücut ile içindeki kabadayıyı en sert şekilde çıkarıyor dışarı. muhtemelen en az 2-3 maç ceza alır ve turnuvayı kapatır. 20 yıl sonra bu unutulmaz maçı anlatırken de buruk anlatır.

15 Haziran 2008 Pazar

Lilja 4ever


izlerken 3-4 kere ''bu ne ya zaman kaybı'' demişliğim oldu. baktım ki şahsımca zamanın pek kıymeti kalmamış izlemeye devam ettim. dakikalar geçtikçe sarmaya başladı film. aslında ilk başlarda beni sıkan ise kızın amerika'ya gidecek olmasının saldığı gaz imiş. gidemedi tabi ki amerika'ya. zaten film de burda başladı. gerçek manada piç olan lilja'yı, annesi sevgilisi ile birlikte terk edip amerika'ya taşınıyor. daha sonra sovyet rusya'nın yokluğu içinde geçen bir hayatta daha da yoksulluk çekmeye başlıyor lilya. para kazanmak için kötü yola falan düşüyor sonradan. tanıştığı bi genç onu kandırıyor ve isveç'e orospu olarak pazarlıyor. kızın başından bin bir türlü velvele geçiyor. nuri alço'lu türk filmlerini andırıyor. tabi bu film ile nuri alço'lu filmleri kıyaslamak saçmalık olur. duygu yüklü bir film. duygu yoğunluğunu tam sınırda dışarıya vurabiliyor. biraz daha duygusallık girse çok sıkıcı olurdu. fakat replikler bazen sıkabiliyor. resimdeki boya fıçısına girmiş lilja'ya aldanmayın, doğal hali daha güzel.

soundtrack'ı ise çok sağlam. sahnelere cuk oturtuluyor müzikler. filmi daha güzel yapıyor. ben bir kaç tanesini yazayım o halde. bir tanesini de sağa ekleyeyim 1 hafta boyunca dinleyin.

Rammstein - Mein Herz Brennt
Antiloop - Only U
Antiloop - Let Your Body Free
Double N - The Ride
tatu - Nas Ne Dogonjat (''not gonna get us'' ın rusça versiyonu)


14 Haziran 2008 Cumartesi

Avrupa'da Transfer vol.4


Jefferson Farfán - PSV - schalke 04 (10.000.000 euro)
Sinan Kaloğlu - bursaspor - bochum (bedelsiz)
Ümit Korkmaz - rapid wien - e.frankurt (2.300.000 euro)
Zvjezdan Misimovic - nurnberg - wolfsburg (4.000.000 euro)
Andrea Barzagli - palermo - wolfsburg (14.000.000 euro)
Fernando Navarro - mallorca- sevilla (4.700.000 euro)
Dani Alves - sevilla - barcelona (32.000.000 euro)
Ricardo Oliveira - milan - real zaragoza (10.000.000 euro)
Aaron Ramsey - cardif - arsenal (6.400.000 euro)
Hilton - lens - marseille (5.000.000 euro)
David Rozehnal - newcastle - lazio (5.000.000 euro)
Leandro Rinaudo - palermo - napoli (6.500.000 euro)
Christian Maggio - sampdoria - napoli (8.000.000 euro)
Germán Gustavo Denis - independiente - napoli (8.500.000 euro)
Marat Izmailov - lokomotiv moskova - sporting lizbon (4.500.000 euro)


***

farfan için 10 milyon euro az bile. teknik, hızlı ve golcü. yeri geliyor santrafor bile oynuyor. schalke için güzel bir transfer. barzagli'nin wolfsburg'a gitmesi beni bir hayli şaşırttı. daha iyi takımları hak ediyor barzagli. paraya para gözüyle bakmayan bir başka başkanda napoli başkanı. şimdiden 23.000.000 euro harcamış durumda. ricardo oliviera geçen sezon başarılı performansına rağmen zaragoza'yı küme düşmekten kurtaramamıştı. bu sefer 10 miyon euroluk bonservisiyle birlikte la liga ya çıkarmaya çalışacak takımını. ve dani alves sonunda barcelona'da. barcelona'da oluk oluk para akıtanlardan bu sene. 67 milyon euro harcadılar transfere. saattıklarından kazandığı ise 14.5 milyon euro. türkiye'de kezman'na verilen parayla takım kuranlar varmış. dani alves'e verilen parayla heralde yeni lig kurarlar.

kaynak; transfermarkt.de

#avrupa'da transfer vol.3

#avrupa'da transfer vol.2

#avrupa'da transfer vol.1