31 Aralık 2009 Perşembe
Kısa Kısa Yılbaşı
- 70 ler, 80 ler, 90 lar konuşulur ya hep, 2000 lerde ne oldu acaba. 90 lardan çok mu farklıydı ? 80 ler çok farklı gelir ama 90 lar bizdendi. 2010 a geldik 90 lardan aklımda bi tek pop müzik kalmış. 90 lar pop güzeldi sevgili okur. Belki de ben çocuk olduğum olduğum için bana öyle geliyor. 2000 ler sanırım rock müzik yılı olarak geçti. Rock partisi düzenlemeyen üniversiteyi aşağıladılar, rock dinlemeyen üniversite gencini hor gördüler. Kıraç dinleyen adam bile prim yaptı. 2000 lerin sonlarına doğru alterno gençlik ve elektronik müzik revaçta. Sanırım 2010 lar böyle alterno çocuqlarla geçecek. Benim için 2000 ler patates kızartması, cola ve asla eriyeceğine inanmadığım bir göbek olarak geçti.
- 2000 lerin sonlarına doğru bir dizi furyası başladı. Anneler, babalar ulusal kanallara takılırken, gençler ve kendini genç hissedenler lost, himym, six feed under izlediler. En büyük damgayı şüphesiz Kurtlar Vadisi vurmuştur. Tüm bölümlerini toplasan 4 te 1 ini izlemişimdir ama bok atacak değilim, güzel diziydi. ''Racon kesmiyoruz, kafa kesiyoruz'' sahnesi yerli Tarantino'ydu.
- Her aralık ayı aynı zamanda Milli Piyango ayıdır. Bir ara her sene 1 tane yarım bilet alırdım. 2 sene üst üste son 2 rakamı bulmuştum. Biriyle hesap makineli casio saat almıştım. Diğerini de arkadaşlarla yedik. 3. kez yarım bilet alışımda son 2 yi tutturamadım. Ayrıca büyük ikramiyenin her sene çeyrek bilete çıktığını farkettim. 4-5 senedir bilet de almıyorum.
- Büyük ikramiye çıksa ne yaparım onu da bilmiyorum. Benim gibi bir adam o parayı bulunca sadece oturur. Parayı değerlendirecek bırak bir yatırımı, mahalleye dükkan bile açmam. Yine çeyrek bilete çıkacağını varsayarak 7,5 milyon lira üzerinden hayal kuralım. Açık konuşayım Şükrü Saraçoğlu'nun en güzel yerinden kombine almam. Mantıklı düşün. İstediğin maçı istediğin yerde izleyek durumdasın. İlk önce Panathinaikos vs Olympiakos basket maçına giderim. Oradan sağ çıkarsam doğru Buenos Aires'e Boca Juniors vs River Plate maçına. Bu 2 maçı atlatırsam Avrupa kolay. (Hatırlatayım dedim, bu haftasonu Old Firm var.)
- Geçen sene yılbaşı gecesini askerde, Ağrı'da geçirdim. Filmlerle tek benzer yanı kardı(gerçi İstanbul'da o bile denk gelmiyor). Akşam yemeğinde herkese yarım muz ve yaklaşık yarım kilo karışık çerez ikram ettiler. Çerezi severim. Kendiminkini bitirip arkadaşın beyaz leblebilerine ortak olmuştum. Ertesi gün de tatildi. Bütün gün 3. sınıf Amerikan filmi izlemiştik. Acaba Sencer ne yapar. İskenderun'da kesin balık yedirirler buna.
- Orta okulda iken yılbaşı çekilişi yapmıştık. Herkes birine hediye alıyor ama sözde kim kime hediye alıyor bilinmiyor. Ben Evren'e hayatı boyunca kullanmayacağı bir dolma kalem almıştım. Osman'da bana hayatım boyunca kullanmayacağım bir noel baba mumu almıştı. Bir kere kullanayım dedim annem ''yakma o hediye'' demişti. Ha bir de aslında bana hediye alması gereken kişi Mine idi. Gitmiş Osman'la değiştirmiş kaltak.
- Eskiden yılbaşı daha mı güzeldi yoksa bizim aile mi gençti çözemedim. Ya biz birilerine giderdik ya da birileri bize gelirdi. Bir de hep dansöz beklenirdi TV de. Şimdi Victoria's Secret'i bekliyor çağın genci. Eskiden daha şeymişiz. Neyiz tam bilemiyorum ama Dansöz izlemek Victoria's Secret izalemekten daha güzel gibi.
- Bu kısa kısa nasıl dolar diye merak ederken, aslında yılbaşı için yazılabilecek çok şeyin olduğunu farkettim. Daha uzatabiliriz ama uzamasın bence. Kısa kesmekte fayda var.
- Az daha unutuyordum. Sosis Kafa adında bir blog açtım. Yazmak istenen ama bu bloga yazılamayacak bazı postları oraya atıyorum. Herhangi bir iddiası olmayan, eğlenceli olacağına inandığım, olmasa da olur bir blog. Yine de beklerim.
29 Aralık 2009 Salı
Benim de Söyleyeceklerim Var! (iki)
28 Aralık 2009 Pazartesi
Son 10 Yıldaki 10 unutulmaz Fenerbahçe Maçı
7 Şubat 2001 Fenerbahçe - Galatasaray 4-4
21 Nisan 2001 Fenerbahçe - Gaziantepspor 4-3
6 Kasım 2002 Fenerbahçe - Galatasaray 6-0
17 Nisan 2005 Fenerbahçe - Beşiktaş 3-4
18 Eylül 2005 Beşiktaş - Fenerbahçe 1-2
14 Mayıs 2006 Denizlispor - Fenerbahçe 1-1
22 Şubat 2007 Az Alkmaar - Fenerbahçe 2-2
19 Eylül 2007 Fenerbahçe - İnter Milan 1-0
4 Mart 2008 Sevilla - Fenerbahçe 3-2
2 Nisan 2008 Fenerbahçe - Chelsea 2-1
Bu maçlar arasında beni en çok sevindiren maç Sevilla deplasmanı olurken, en çok üzen maç da Alkmaar deplasmanı idi. Şampiyonluğun kaybedildiği Denizli maçından daha çok üzüldüm hakikaten. En çok şaşırtan maç ise evimizde oynadığımız İnter maçıydı. Zira Deniz Barış'ın Cambiasso'yu maymun ettiği bir maçtı.
27 Aralık 2009 Pazar
''I Trust Rafa''
25 Aralık 2009 Cuma
Udinese & Man. City'nin Teknik Direktör Hamleleri
22 Aralık 2009 Salı
Sonuç Ne?
21 Aralık 2009 Pazartesi
6 Kupa
19 Aralık 2009 Cumartesi
ŞL ve Avrupa Ligi Eşleşmeleri
Lille-Fenerbahçe / Liverpool-Unirea
A.Madrid- Galatasaray / Everton-S.Lizbon
Hamburg-PSV / A.Bilbao-Anderlecht
Rubin-H.Tel-Aviv / Villarreal-Wolfsburg
H.Berlin-Benfica / Kobenhavn-Marseille
Panathinaikos-Roma / S.Liege-Salzburg
Ajax-Juventus / Fulham-Shakhtar
C.Brugge-Valencia / Twente-W.Bremen
Mourinho şanslı adam. Bu tarz adamların şansı karşılarına hep intikam anlarının çıkmasıdır. Chelsea vs Barcelona maçları muhteşem keyifli geçti. Şimdi de İnter'in başında iken Chelsea ile eşleşti. Barcelona'lı futbolcuları suçlayabileceği herşeyle suçlamıştı Mourinho. Yalnız bu kez kendi evlatları Terry, Lampard, Drogba ile mücadele edecek. Bu sefer saldırabileceği tek kişi Ancelotti. Umarım alt eder. Bir başka ilginç ziyareti Milan forması ile Beckham gerçekleştirecek. Bu eşleşme de duygusal sahnelere sebep olur. Barcelona ise şimdiden bay geçiyor. Sevilla nispeten kolay bir gruba düşmüştü. Çekebileceği en zayıf halkayı çekmiş. Porto ve Arsenal maçları da beni hiçbir zaman cezbetmedi. Zico'ya ise başarılar. İşi çok zor.
Lyon-R.Madrid
Milan-Man.Utd
Porto-Arsenal
B.Münih-Fiorentina
Stuttgart-Barcelona
Olympiacos-Bordeaux
İnter-Chelsea
CSKA Moskova-Sevilla
18 Aralık 2009 Cuma
UEFA Avrupa Ligi Grup Elemeleri Analizi
İstatistikler;
17 Aralık 2009 Perşembe
Ronaldo'nun Biyografisi
16 Aralık 2009 Çarşamba
Roberto Carlos'a Veda
15 Aralık 2009 Salı
Henrik Larsson Teknik Direktör Olarak Döndü
12 Aralık 2009 Cumartesi
Kısa Kısa Baywatch
- Siz bu satırları okurken ben askerliğin neye benzediğini anlamaya çalışıyor olacağım. Sabah 6:20 uçağıyla Adana yolcusuyum, oradan İskenderun...
- Adana'da beni Anadolu'dan Futbol Blog'dan Hüseyin karşılayacak. Gönül isterdi ki 1 gün vaktim olsa ve beraber Adana Demirspor maçına gidebilseydik ama bugün teslim olmam gerekiyor. Usta birliğinde izin günlerinde artık...
- Sahil güvenlik olarak yapacakmışım askerliği. Denizlerimizde sorun olmadığını biliyordum ama bu kadar olmadığını bilmiyordum.
- Askerlikle ilgili tartışma platformlarına baktım sonuçlar belli olduktan sonra. Denizci çıkan herkes birbirine aldıkları yeşil donların akıbetini soruyordu. Ben gittigidiyor'dan satmalarını öneriyorum.
- Çarşamba gecesi sonucu öğrenme aşamasında yaşadığım heyecan NTV Spor'daki turuncu 'son dakika' bandını gördüğümde yaşadığım heyecana benziyordu.
- Aralık döneminde askere gidenlerin sadece yılbaşını kaçıracakları sanılır ama ara transfer dönemi unutulur. Askerlikte kaçıracağıma en çok üzüldüğüm şeylerden biridir transfer dönemi tadı...
- Geçen sene bugün İlker'in bana yaptığı gibi kendisini 5 ay süreyle blogda yalnız bırakıyorum.
- Oralarda maç izleyebilme durumum ne olur bilmiyorum ama bu akşam Fenerbahçe - Ankaragücü maçını kaçırıyorum, sonucunu ne şekil öğrenirim bilmiyorum. Umarım askerlik bir serinin başlangıcı olur.
- İnternet imkanlarından da haberdar olmadığım için tekrar ne zaman yazarım bilemiyorum.
- Son olarak diyeceğim şudur ki saçları kestirince -aşkımızın meyvesi- Aytek'e döndüm...
görüşmek üzere...
10 Aralık 2009 Perşembe
Uefa Şampiyonlar Ligi Fantasy Football #3
Şampiyonlar Ligi Grup Elemeleri Analizi
9 Aralık 2009 Çarşamba
Mantalite
7 Aralık 2009 Pazartesi
Roma 1-0 Lazio
6 Aralık 2009 Pazar
Eskişehirspor 2-1 Fenerbahçe
30 Kasım 2009 Pazartesi
Barcelona 1-0 Real Madrid
29 Kasım 2009 Pazar
Coupet'nin Ayağı Kırıldı
Taraftara Armağan Olsun
26 Kasım 2009 Perşembe
Manchester United: 0 - 1 :Beşiktaş
24 Kasım 2009 Salı
Freddie Mercury
18 yıl önce dün bir basın toplantısı düzenledi, bugün hayatını kaybetti...
video: the Royal Ballet - Bohemian Rhapsody (1979)
19 Kasım 2009 Perşembe
Nefret Unsuru Henry
10 Kasım 2009 Salı
Cefakar Maraton
# Taraftar gündemi
# Bu sene ne olur köşesi
# Yeni sezonda söylenmemis sözler kalmasin dilimizde
# O forma kutsaldir
# Düzensizligin Haykirisi
# Dün Bugün
# Söylesi: Ridvan Dilmen
# Nereden nereye
# Taraftarlar Birligi
# "o maç oradaydım"
# Keyf-i Karton
# Söylesi: Birmingham Zulus Firm - Paul
# Türkiye Tribün Raporu: Chairul Kate
# Tribün anarşisi
# Futbol Dilencisi
# Arvo Benitez Carboni
2.5 TL
Türk Telekom Tribünü'nde Grup CK'dan
Kadiköy Khalkedon
Kadiköy Mephisto
Taksim Mephisto'dan alabilirsiniz.
9 Kasım 2009 Pazartesi
5 Kasım 2009 Perşembe
Bir Şampiyonlar Ligi Gecesi
- Öncelikle üst üste 2 maç seyretmeyeli uzun zaman olmuş. 19:30'da başlayan Şampiyonlar Ligi maçlarını nadiren izliyorum, saat 21:45 olmadan o moda giremiyorum.
- Ama bu akşam Rubin Kazan - Barcelona maçı, saatine göre çok klas maç oldu. Hava şartları nedeniyle tutuk ve keyifsiz bir maç olur zannederken tam aksi oldu. Barcelona makina gibi oynarken Rubin Kazan akıllı hamlelerle oyunu 'pat'a götürdü.
- Rubin Kazan'ın bugünkü oyunu bana geçen seneki Hiddink'in Chelsea'sini hatırlattı. Tek fark, o maçta daha formda bir Barcelona'ya karşı galibiyeti hak eden Chelsea olmuştu. O güne kadar -ki aylardan Mayıs'tı- muazzam formu sekteye uğramamış Barcelona'yı kusursuz kilitlemeyi başarmıştı Chelsea.
- O gün nedense millet Chelsea'den nefret etmişti, oyunu çirkinleştirdikleri için. Bugün de aynı başarıyı Rubin Kazan gösterdi. Kurban Berdyev'i kutlamak lazım, Barcelona'ya 2 maçta 1 puan vermek iştir nihayetinde.
- Gerçi her şeye rağmen bana göre skor oyunu yansıtmadı. Rubin Kazan ne kadar iyi oynadı desek de topun kendilerinde pek uzun kaldığını hatırlamıyorum. Zira topla oynama oranları 29% ve 71% olmak üzere Barcelona lehine. Tabi, ben topu hep sarılarda gördüğümü hatırlıyorum.
- Aynı grupta Inter de soğuk bir memleketteydi. Ukrayna'da 90'da maçı çevirerek lider oldu (90'da çevirdi dediysem son 5 dk'da 2 golle). Gayet dengeli götürüyorlar puan durumunu. Liderle (Inter) sonuncu (Dinamo Kiev) arasında sadece 2 puan var. Barcelona ile Kazan aynı puanda. Haftaya Inter'in rakibi Barcelona. Inter kazanırsa -bence- Barcelona'ya Avrupa Ligi yolu görünür Liverpool gibi.
- Evet, Liverpool yediği 90. dakika golüyle turu kaybetti gibi görünüyor. Fiorentina'nın kalan 2 maçta alacağı 2 puan Liverpool'u Avrupa Ligi'ne yollar.
- Üstteki 2 madde gerçekleşirse UEFA'nın eski parlak günlerine döndürülme çalışmaları ilk seneden meyve vermiş olur.
- Liverpool'un 10 puanla gruptan çıkamama ihtimali yüksek.
- Inter ve Barcelona'nın grubunda lider 6 sonuncu 4 puanda. Gruptaki bütün takımlarının puanlarının toplamı E Grubu'nda Lyon ile Fiorentina'nın puanlarının toplamı kadar. Bu neye işaret şu an için kestiremedim. Az puanlı grupta zorlu mücadele var desem, Lyon'un grubunda Liverpool 10 puanla çıkamıyor. Kararını vermeedim ben.
- Lyon demişken, Lisandro Lopez çok faydalı olmuş takıma. Hayran hayran izledim ama son dakikada golü Cris'e attırmasını daha çok isterdim. O dakikalarda Liverpool'un durumundan çok Fantasy Football'daki takımımı düşünüyordum çünkü.
- Bu arada Fantasy Football sayesinde maçları karışık duygularda izler oldum. Taraf tutamıyorum, futbolcu tutuyorum. Tam bir kalender meşrep oluyorum Şampiyonlar Ligi gecelerinde. Lyon yemesin, atarsa da Govou'nun asistiyle Cris atsın istiyorum misal. Bir yandan Arsenal'in attığını öğrendikçe heyecanlanıyorum golü atanın Fabregas olma ihtimaline karşı. Atmadıysa da asist olsun diyorum. Son anda kadrodan çıkardıklarımın ise kart görmesinden mutlu oluyorum. Sanki Fantasy Football izliyorum.
4 Kasım 2009 Çarşamba
3 Kasım 2009 Salı
Yedek Kaleci
İnter; 1-Julio Cesar(30), yedek; Toldo(37)
Roma; 1-Doni(29), yedek; Lobond(31)
Fiorentina; 1-Frey(29), yedek; Avramov(30)
Milan; Dida(36), Roma(35), Abbiati(32), Storari(32)
Napoli; 1-De Sanctis(32), yedek; Iezzo(36)
Barcelona; 1-Valdes(27), yedek; Pinto(33)
Valencia; 1-Moya(25), yedek; Sanchez(38)
Sevilla; 1-Palop(35), yedek; Varas(27)
A. Madrid; 1-Asenjo(20), yedek; Jimenez(23)
Bayern Münih; 1-Butt(35), yedek; Rensing(25)
Wolfsburg; 1-Benaglio(26), yedek; Lenz(35)
Hamburg 1-Rost(36), yedek; Hesl(23)
Werder Bremen; 1-Wiese(27), yedek; Mielitz(20)
Stuttgart; 1-Lehmann(39), yedek; Stolz(26)
Schalke; 1-Neuer(23), yedek; Schober(33)
Man. Utd; 1- van der Sar(38), yedek; Foster (27), Kuszczak(27)
Chelsea; 1-Cech(27), yedek; Hilario(34)
Liverpool; 1-Reina(27), yedek; Diego(26)
Man. City; 1-Given(33), yedek; Taylor(28)
Arsenal; 1-Almunia(32), yedek; Mannone(21), Fabianski(24)
Galatasaray; 1- Leo Franco(32), yedek; Ufuk(23), Aykut(27)
Beşiktaş; 1-Rüştü(36), yedek; Hakan(27)
Trabzonspor; 1-Sylva(34), yedek; Tolga(26), Onur Recep(21)
30 Ekim 2009 Cuma
Bir Koreografi Hikayesi
28 Ekim 2009 Çarşamba
Laporta'nın La Masia Ziyareti
Bir Hakemin Derbi Maçını Ertelemesi
27 Ekim 2009 Salı
Derbi Ertesi
- Son yazıda bahsettiğim kafadayım. Maç öncesi yaşadığım stresi hatırlamaya çalışıyorum fayda etmiyor, hiç yaşamamışım gibi geliyor. Belki de stressiz bir maç öncesiydi, olmamız gerektiği kadar rahattık.
- Maça dair en güvendiğim şey Galatasaray'ın galibiyete olan inancı ve özgüveniydi. Tabi inanacaklar, inanmadan olmaz ama en son beraberlik için geldiklerinde istediklerini almışlardı eksik kadroyla. (2007-2008 sezonu Türkiye Kupası eşleşmesi)
- Maç öncesi duyduğum skor tahminlerinin tamamına yakını 3-1 Fenerbahçe galibiyetiydi. Hatta ters totem deneyen Galatasaraylı arkadaşın gazeteye verdiği iddaa tahmini bile 3-1 Fenerbahçe galibiyetiydi.
- Totem demişken, bu sefer benimkiler ritmik işledi. Ayrıca ilk 11 blog'dan Göksel'in maç öncesi köftesi ve kırmızı Puma'larına teşekkürler.
- Maç esnasında Fenerbahçeli taraftarlar taca çıkan topta bile hakeme tepkisini esirgemedi. İnternette yorumları okurken durumun Galatasaraylılar açısından da aynı olduğunu gördüm.
- Ama -hemen hemen- kimse orta sahada Mustafa Sarp'a 20 metre top sürdüren Fenerbahçe'ye veya gelen bütün uzun topları yere indiren Galatasaray tandemine laf söylemiyor.
- Sahada futboldan başka her şeyin olduğunu düşünenlerden değilim. Her ne kadar birbirini doğrudan etkilese de tribünden atılanlar ve maç öncesi yaşananlar haricinde futbolcuların neden olduğu önemli gerginlikler yaşanmadı. Bu nedenle sahada 'kötü futbol' olduğunu düşünenler olabilir ama 'çirkin futbolla' karıştırmamak lazım.
- Baros'un sakatlığını Emre'nin omuzlarına yıkmamak lazım. Emre'nin müdahalesinin Baros'un sakatlığıla doğrudan bir alakası yok. Kaldı ki pozisyon gereği yapılan bir hamle. "Emre Baros'u sakatladı" demek marifet değildir, şanssızlıktır. Tıpkı Baros'un sakatlığı gibi.
- Isınırken iki takım oyuncularının birbirine girmesi hayatımda ilk kez gördüğüm bir şeydi. İki takımın bütün futbolcuları bir noktada toplanmışken o bölgeye yabancı madde atan kişilerin ne düşündüğünü ciddi şekilde merak ediyorum. Hakemler, Fenerbahçeli ve Galatasaraylı futbolcular... Atılan madde ortamdaki herkese isabet edip hernevi zararı verebilir. Aklınca Galatasaraylı futbolcuyu hedef alan Alex'i de gözden çıkarmıştır, hakemleri de, önümüzdeki maçları da, derbinin değerini de. Sahaya o maddelerden bazılarını atan herhangi biri bu blogu okuyorsa merak içinde yorumunu beklerim.
- Bahsi geçen olaylardan ötürü muhtemelen askere gitmeden önce gittiğim son lig maçı oldu bu. Emeği geçen herkese teşekkürler.
- Derbilerde bundan sonra salt futbol izlenmek isteniyorsa radikal yaptırımlar uygulanmalıdır. Maç öncesi yardımcı hakem yaralandığında maç tatil edilmeyerek büyük fırsat kaçtı. Zira Türkiye'de uygulanabilecek en ağır ve caydırıcı ceza bir Fenerbahçe - Galatasaray maçının iptalidir.
- Yönetim katında ciddi önlemler alınmadıkça ligin ikinci yarısındaki maçta olaylar katlanacaktır. Bu nedenle olaylar katlanmasın diyorsak cezalar katlanmalıdır.
- Tabi salt futbol izlemek isteyenlerin sayısı da önemli bu noktada. Söz konusu derbi olunca skordan fazlasını düşünemiyoruz. Konuyla ilgili Mehmet Demirkol ne güzel söylemiş: "Ülkede neden bu kadar çok skor yazarı var diye sorarsanız cevabı şudur: çünkü skorseverler sporseverlerden daha kalabalık!"
- Kadıköy'deki seri kaşla göz arasında 10 sene oldu. Bilanço Fenerbahçe'nin 27 golüne karşılık Galatasaray'ın 5 golü.
- Galatasaray Kadıköy'de ne zaman kazanır derseniz önce beraberlik derim. En azından niyet o olmalı...
- Son olarak maç sonrası bugünkü idmanda yine bir Roland Koch mizanseni izledik. Koch, Alex'e bir sultan kavuğu, Carlos ve Güiza'ya birer flüt vererek üçlüyü onore mi etti maymun mu etti anlamadım. Ama oyuncuların bu adamla iyi vakit geçirdikleri ve iyi motive oldukları kesin. Yedikleri gol için 20 şınav çektirmeyi ihmal etmemiş bu arada.
25 Ekim 2009 Pazar
Derbi Kafası
Ama işin ilginci kimse iyi veya kötü ne hissettiğini net bilmiyor. Öyle ki maç sonrası bütün duygular unutulacak, yerlerini kesin yargılara bırakacak. Zira tecrübeye göre Fenerbahçe - Galatasaray derbi tarihinde, taraflar maçtan sonra aşağı yukarı aynı kafada oluyorlar, maç öncesi duygularını hiç anımsamıyorlar. Maça dair olası 3 sonucun taraflar üzerindeki etkisini düşününce çıktı bu yazıya başlama fikri. Şimdi o muhtemel sonuçlar sonrası iki takım taraftarının olası hislerini ele alalım...
1. Fenerbahçe Galibiyeti:
- Fenerbahçe cephesi: "İddaa'ya tek maça yazmak vardı bunu. O kadar barizdi ki kazanacağımız. Bundan kolay maçımız mı var sanki?"
- Galatasaray cephesi: "Belliydi abicim. Barcelona'yı getir, bizim formayı giydirip şu sahaya koy yine olmaz, olmuyor. Şaşıracak bişey yok. Çayımıza çorbamıza bakalım..."
2. Galatasaray Galibiyeti:
- Fenerbahçe cephesi: "Maçtan önce vardı zaten içimde bi sıkıntı. Demiştim zaten bugün kayıp olabilir diye. Boşuna değilmiş..."
- Galatasaray cephesi: "Biliyodum valla. Kadıköy'de hiç bu kadar rahat maç seyretmemiştim.. Bu kadronun karşısında ne tılsımı? Oynadığımız futbol belli, korkacak bişey yoktu zaten..."
3. Beraberlik:
- Fenerbahçe cephesi: "Hissediyodum zaten bu akşam kayıp olacağını. Ama yine yenilmedik..."
- Galatasaray cephesi: "Kırdık bu sefer zinciri. Artık önümüz açık. Hem fark da açılmadı..."
Taraflar galibiyet sonrası günlerdir yaşadığı stresi silip atmaya hazır. Hatta sorsanız inkar ederler. Hiç bu kadar rahat olmadığını iddia edenlerin sayısı, saymaya üşeneceğiniz çokluktadır. Yalan olmasın benim için de bugüne kadar hep böyle oldu. Umuyorum bugün de böyle olur, bütün sıkıntıyı unutur, hatta inkar ederim. Olası bir mağlubiyet sonrası ise herkes içindeki Hıncal Uluç'u çıkarır ortaya ve "Ben dememiş miydim?" nidalarıyla meydanlarda boy gösterir. Rakip taraftarın geçeceği dalgayı savma refleksidir, istem dışı bir durumdur. Öyle ki ben şimdiden söylüyorum, Fenerbahçe için hiç kolay olmayacak bu maç... Beraberlik halinde ise iki taraftarda da "hepsinden biraz" hissi mevcut olur. Kazanamadığına üzülmüştür muhakkak ama -en azından- yenilmemenin verdiği rahatlık gece eve dönünce uyumayı kolaylaştırır. İşe matematiksel yaklaşırsan da "En azından fark açılmadı/kapanmadı" şeklinde kendini rahatlatmaya meyillidir taraftar. Tabi hepsinin maçtan önce söylediği gibi kolay maç olmamıştır...
(Bütün bu durumların varlığına beni uyandıran ve üzerine kafa yormamı sağlayan, bugün yayınlanacak olan 'Yenilsen de Yensen de - Derbi Özel' programının çekimlerinde, aralarda ve sonrasında dönen muhabbetlerdir. Fırsatını bulursanız 12.10'da izlemenizi öneririm. Konuğumuz Fenerbahçeli eski futbolcu Abdulkerim Durmaz ve enteresan muhabbeti...)
23 Ekim 2009 Cuma
Steaua Bükreş 0-1 Fenerbahçe
22 Ekim 2009 Perşembe
Wolfsburg 0-0 Beşiktaş
20 Ekim 2009 Salı
18 Ekim 2009 Pazar
Ayağa Gelen Fırsat
Son zamanlarda enteresan goller çoğaldı. Bu golün enteresanlığı da mesafeden değil, Stankovic'in gelişine vuruşundan. Hem golü atan Stankovic'i hem deplasmanda Genoa'ya 5 atan Inter'i tebrik etmek lazım. Olsun ara ara bu gollerden, hazzı bir başka...
17 Ekim 2009 Cumartesi
Dünya Kupası Dışında Kalanlar
6.Grupta dışarıda kalan takım ise Hırvatistan oldu. Hırvatistan son Avrupa Şampiyonasında İngilizleri saf dışı bırakarak bir anlamda İngilizlerin hem akıllarını başlarına getirdi, hem de intikam duygularını kabarttı. İngiltere hem içeride hem de deplasmanda Hırvatları dağıttı desek yeridir. Bunun yanında Hırvatları İngilizlerden çok ilgilendiren Ukrayna-İngiltere maçında Ukrayna İngiltere'yi 1-0 yenerek play-off lara kalmayı başardı. Dolayısıyla Hırvatistan kupa dışında kalmış oldu.
7. Grup benim hayatımda gördüğüm en ikramlı gruptu. Sırbistan dışında neredeyse hepsi ''ben gitmek istemiyorum, sen git'' dercesine futbol oynadı. Fransa ite-kaka 2. oldu. Hayal kırıklığı yaratan ise son Avrupa şampiyonasına katılan Romanya idi. 10 maçta 12 puan toplayarak 5. oldular.
Avrupa Play-off larında mutlaka 1 süpriz sonuç daha göreceğimize inanıyorum.
Asya kıtasında kupanın gediklisi haline gelen Suudi Arabistan yok bu sene. Koltuğu önce Kuzey Kore'ye kaptırıp 3. oldular, sonra play-off larda Bahreyn'e elenerek veda ettiler. Gerçi Bahreyn de daha gitmiş değil. Onlar Yeni Zelanda ile bir play-off daha oynayacaklar.
Amerika kıtasında Kosta Rika-Uruguay play-off unu izleyeceğiz. Uruguay Arjantin maçını kazansa roller değişecekti. Bu eşleşmede gönlümüz Uruguay'dan yana. Kupa'ya veda eden takımlardan biri de Ekvador ve çocukluğumun kupa gediklisi Kolombiya. Ekvador son yıllarda kaliteli futbolcular yetiştiren bir ülke. Arjantinli Bielsa'nın Şili'sini yenselerdi play-off lara kalacaklardı. Ayrıca 2006 Dünya Kupasında gönlümü feth eden Trinidad & Tobago'da dünya kupasında bu yaz yok. Dwight Yorke'u son kez izleme şansını kaçırdık. Gerçi Giggs hiç göremedi Dünya Kupasını. Yorke ise bir kez görmüş oldu böylece.